menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kuzey Irak’tan Türk Askerinin Çekilmesi ve Yaklaşan İran Operasyonu: BOP, ABD-İngiltere-İsrail Ekseninin Stratejik Hamlesi ve Türkiye’ye Yansımaları

29 0
01.11.2025

Kuzey Irak’taki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üs bölgelerinden gerçekleştirilen çekilmeler, bölgesel güvenlik dengelerini temelden etkileyecek bir sürecin habercisi olarak görülmektedir. Bu gelişme, yalnızca taktik bir askeri yeniden konumlanma değil, aynı zamanda bölgenin jeopolitik haritasında yeni bir dönemin başladığına işaret etmektedir. Mevcut göstergeler, ABD, İngiltere ve İsrail’in bölgedeki askerî yapılanmalarını yeniden organize ettiğini; bu çerçevede İran’a yönelik kapsamlı bir askerî operasyon hazırlığının gündeme geldiğini ortaya koymaktadır. Özellikle Suriye ve Kuzey Irak hatları, bu muhtemel kara harekâtı için stratejik koridorlar olarak değerlendirilmektedir (Reuters, 2025; Middle East Eye, 2025).

ABD özel kuvvetlerinin, İngiliz SAS komandolarının ve İsrail’e bağlı operasyonel unsurların bölgedeki varlıklarını artırması; buna paralel olarak bölgedeki çeşitli silahlı grupların , özellikle PKK/PJAK yapılanmalarının yeniden aktif hâle gelmesi, bu hazırlığın fiili zeminde ilerlediğini göstermektedir (BBC Türkçe, 2025; Al Jazeera, 2024). Irak’ın kuzeyinde oluşan güvenlik boşluklarının bu güçler tarafından doldurulması, bölgesel dengelerin tamamen Batı eksenli bir denetim hattına evrilmesi anlamına gelmektedir. Bu durum, Türkiye’nin sınır güvenliği açısından da yeni tehditleri beraberinde getirmektedir.

TSK’yı Kuzey Irak’tan Türkiyedeki iktidarın bir BOP görevi olarak çekmesi, yalnızca askeri bir karar olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin son yıllarda giderek artan dış politika yöneliminin bir yansıması olarak da değerlendirilmelidir. Bu gelişme, Ankara’nın bölgesel denklemdeki manevra alanını daraltırken, Batı eksenli stratejilere dolaylı katkı sunabilecek bir sonuç doğurmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin küresel sistemdeki konumu, özellikle NATO altyapısı içindeki durumu, bölgedeki dinamiklerle doğrudan ilişkilidir. Kürecik Radar Üssü’nün stratejik işlevi, İran’a yönelik istihbarî desteğin merkezlerinden biri olarak yeniden gündeme gelmiştir (Jerusalem Post, 2025; Anadolu Ajansı, 2023).

Küresel ölçekte ise İran’a karşı geliştirilen yeni baskı politikası, yalnızca Tahran’ın nükleer programı veya bölgesel nüfuzu ile sınırlı değildir. Bu strateji, aynı zamanda Avrasya eksenini zayıflatmayı, Çin ile Rusya’nın ve Türkiye’nin etki alanlarını daraltmayı hedeflemektedir. İran’a yönelik olası bir saldırı, bu nedenle yalnızca Ortadoğu’yu değil, tüm Asya güvenlik mimarisini etkileyecektir. BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinin bu senaryoya tepkisi, bölgesel bloklaşmanın derinleşmesine yol açabilir (ISW, 2025; Global Times, 2025).

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP) – STRATEJİK ARKA PLAN VE JEOPOLİTİK HEDEFLER

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), 2000’li yılların başında ABD tarafından bölgesel güç dengelerini kendi emperyal çıkarı için yeniden kurmak amacıyla tasarlanmış stratejik bir çerçevedir. Resmî söylemde demokrasi, ekonomik kalkınma ve istikrarın teşvik edilmesi hedeflenmiş olsa da, uygulamada bölgenin enerji hatlarını kontrol etme, kritik ulaşım koridorlarını güvence altına alma ve İsrail’in güvenliğini güçlendirme önceliği belirleyici olmuştur (U.S. State Department, 2004; Özmen, 2017).

Irak ve Suriye örnekleri, BOP’un pratikteki yansımalarını açık biçimde göstermektedir. 2003 Irak işgali sonrası kurulan federal sistem, ülkeyi üçe bölmüş; kuzeyde Kürt Bölgesel Yönetimi, güneyde Şii ağırlıklı, merkezde Sünni çoğunluklu yapı ortaya çıkmıştır. Suriye’de iç savaş sürecinde ABD destekli “Kürt” unsurların özerklik alanları elde etmesi, BOP mantığının uygulama alanını genişletmiştir (Al Jazeera, 2024; Reuters, 2024).

2020’li yıllarda BOP adı resmi olarak kullanılmasa da mantığı bölgesel yapılanmalarda sürmektedir. ABD, İngiltere ve İsrail’in Kuzey Irak ve Suriye’de üsler, özel kuvvetler ve yerel partnerlerle oluşturduğu güvenlik ağları, BOP’un fiili uzantısını temsil etmektedir (Middle East Eye, 2025; ISW, 2025). Bu yapılanmalar, bölgeyi Batı eksenli kontrol altında tutarken aynı zamanda yerel devletlerin hareket alanını kısıtlamaktadır.

Türkiye’nin BOP bağlamındaki konumu karmaşıktır. Ankara, bölgedeki kendi güvenlik önceliklerini korumaya çalıştığını belirtsede bir çok somut hamleleri BOP’un stratejik mantığıyla örtüşmektedir. Özellikle Kuzey Irak’taki TSK’nın çekilme hareketleri, bölgedeki Batı destekli yapılanmaların gelişmesine zemin hazırlayacak bir boşluğu yaratmıştır. Bugüne kadarda Kürecik Radar Üssü gibi kritik altyapılar, bu bağlamda İran’a karşı istihbarî destek sağlamakta kullanılmıştır (Jerusalem Post, 2025; Anadolu Ajansı, 2023).

BOP’un teorik temeli, “kaos içinde nizam” ve Büyük İsrail paradigmasına dayanır. Bölgedeki etnik, mezhepsel ve siyasi bölünmelerin derinleştirilmesi, Batı merkezli güçlerin nüfuzunu artırmakta ve bölgesel istikrarsızlığı yönetilebilir bir düzene dönüştürmektedir. Bu çerçevede Türkiye’de ki iktidarın TSK’nın Kuzey Irak’tan çekilmesi, bölgesel denklemin yeniden tanımlanması ve Batı eksenli stratejik hatların güçlendirilmesi, (Türkiye ve bölgeye ihanet) sürecinin önemli bir adımı olarak okunmalıdır (Buzan & Wæver, 2003; Turkish Minute, 2025).

TÜRKİYE’NİN KUZEY IRAK’Taki ASKERİ VARLIĞI VE ÇEKİLME SÜRECİ

Türkiye, 1990’lardan itibaren PKK tehdidine karşı Kuzey Irak’ta sınır ötesi operasyonlar yürütmüş ve çeşitli üs bölgeleri kurmuştur. Bu üsler, yalnızca taktiksel saldırı ve savunma amacı taşımamış, aynı zamanda istihbarat toplama ve bölgesel dengeyi gözetme işlevi görmüştür (Millî Savunma Bakanlığı Raporu, 2023; BBC Türkçe, 2025). Üs bölgeleri, PKK/PJAK’ın Irak’taki faaliyetlerini izlemek ve engellemek için kritik bir altyapı sağlamıştır.

2025 Ekiminden itibaren TSK, bazı üs bölgelerinde kademeli olarak çekilme sürecine girmiştir. Bu çekilme, askeri taktiklerin ötesinde, bölgesel jeopolitik dengeleri yeniden şekillendiren bir hareket olarak öne çıkmaktadır. Özellikle ABD, İngiltere ve İsrail’in bölgedeki özel kuvvet ve danışmanlık varlıkları, TSK’nın çekildiği alanları hızla dolduracaktır (Al Jazeera, 2024; Reuters, 2025).

Kürecik Radar Üssü ve diğer stratejik istihbarat altyapıları, Türkiye’nin sahadan çekilmesi bu yüzden BOP’a doğrudan destek sağlayan unsurlar olarak işlev görmektedir. Bu radar sistemleri, İran’a yönelik olası operasyonlar sırasında........

© Turkish Forum