menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Feti Yıldız’ın Türk Vatandaşlığı ve 66. Madde Üzerine Yorumunun Eleştirisi ve Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme

9 0
16.10.2025

Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 66. maddesi, Fransa, İngiltere ve İtalya’daki vatandaşlık düzenlemeleriyle karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. Makalenin amacı, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın “66. madde vatandaşlık tanımı yapmıyor” iddiasını hukukî, kavramsal ve karşılaştırmalı perspektifle eleştirmektir. Yapılan analizler, 66. maddenin doğrudan bir vatandaşlık tanımı içerdiğini göstermekte; ayrıca açılım süreci adı altında yürütülen politikaların, Türkiye’nin anayasal kimliğinde “Türk milleti-devleti erozyonu”na yol açtığını ortaya koymaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 66. maddesi, devlet-vatandaş ilişkisini hukuki temele oturtan ve ulusal kimliği tanımlayan temel normdur. Bu madde, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ifadesiyle, kimlerin Türk milleti içinde yer aldığını açık biçimde ortaya koyar (T.C. Anayasası, 1982, md. 66). Vatandaşlık, yalnızca hukuki bir statü değil, aynı zamanda modern devletin egemenliğinin ve ulusal bütünlüğün bir göstergesidir. Bu bağlamda anayasanın 66. maddesi, Türkiye’nin modern ulus-devlet yapısının en temel taşlarından birini oluşturur.

Son aylarda Feti Yıldız, bu maddenin vatandaşlığı tanımlamadığını, yalnızca milleti tanımladığını iddia etmiştir (Yıldız, 2025). Bu yaklaşım, hukuki terminoloji ve kavramsal analiz açısından problemli bir yorumdur. Zira modern anayasal sistemlerde vatandaşlık ve millet kavramları birbirinden ayrılamaz bir şekilde iç içe tanımlanır. Yıldız’ın yorumu, anayasanın lafzıyla çelişmekte ve kavramsal bulanıklık yaratmaktadır.

Bu makale, 66. maddenin kapsamını ve anlamını tarihsel ve hukuki bağlamda tartışacak; ardından Fransa, İngiltere ve İtalya örnekleriyle karşılaştırmalı bir analiz sunacaktır. Böylece, Türkiye’nin modelinin çağdaş hukuk sistemleriyle nasıl örtüştüğü net biçimde ortaya konacaktır. Makalenin son bölümünde ise açılım süreci ve vatandaşlık tartışmalarının devlet-millet erozyonu üzerindeki etkisi değerlendirilecektir.

2.1. Madde Metni ve Yorum

1982 Anayasası’nın 66. maddesi şöyledir:

“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”
“Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.”
“Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.”
“Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.” (T.C. Anayasası, 1982, md. 66)

Bu madde, açık biçimde “Türk” kimliğini vatandaşlık bağı üzerinden tanımlar. Dolayısıyla burada yalnızca bir “millet tasviri” değil, doğrudan bir “vatandaşlık tanımı” da mevcuttur. Vatandaşlığın kimleri kapsadığına dair sınırın çizilmesi, zaten tanımlama eyleminin kendisidir (Gözler, 2019, s. 204).

Feti Yıldız’ın “vatandaşlık tanımı yapılmıyor” iddiası, anayasa lafzı ve sistematiğiyle çelişmektedir. Madde, Türk Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olanların tamamını “Türk” saymakta ve bu ilişkiyi hukuken belirlemektedir. Bu durum normatif olarak, vatandaşlığın açıkça tanımlanması anlamına gelir (Özbudun, 2012, s. 118).

Madde, vatandaşlık ve millet kavramları arasındaki ilişkiyi net biçimde ortaya koyar. Modern anayasal sistemlerde millet, bireylerin vatandaşlık bağı üzerinden tanımlandığı bir yapıdır (Anderson, 1983). “Türk milleti” de, “Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olanların toplamı”dır.

Özetle, 66. madde yalnızca millet tanımı yapmamakta, vatandaşlık statüsünü de belirlemektedir. Bu nedenle Yıldız’ın yorumunun hukuki ve kavramsal temeli bulunmamaktadır. Madde, modern anayasa hukukunda vatandaşlığın tanımını barındıran temel bir normdur.

2.2. Tarihsel Arka Plan

Vatandaşlık ve millet kavramlarının birleşimi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde şekillenmiştir. Kanun-i Esasi’nin 10. maddesi, imparatorluk tebaasını “Osmanlı” adı altında tanımlayarak erken bir vatandaşlık kavramının öncülünü oluşturmuştur (Karpat, 2001, s. 57).

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, 1924 Anayasası’nın 88. maddesi, “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk ıtlak olunur” diyerek modern ulus-devlet anlayışının hukukî temelini atmıştır (Tanör, 2010, s. 93). Bu düzenleme, doğrudan vatandaşlık kavramına dayalı bir millet tanımı sunar ve 66. maddenin tarihsel köklerini oluşturur.

Dolayısıyla, Yıldız’ın “1961 ve 1982 anayasaları millet tanımı yapıyor, vatandaşlığı tanımlamıyor” savı tarihsel olarak eksiktir. 1924’ten itibaren her anayasa, millet kavramını vatandaşlık zemininde tanımlamıştır.

1924’ten 1982’ye kadar olan süreçte anayasal düzenlemeler, vatandaşlık ve millet ilişkisini her zaman birbirine bağlı olarak ele almıştır. 66. madde, bu tarihsel zincirin güncel ve normatif bir temsilidir.

Bu bağlamda, Türkiye’nin anayasal tarihi, vatandaşlık ve millet kavramlarının birbirinden ayrılamayacağını açık biçimde ortaya koymaktadır. Feti Yıldız’ın iddiaları, hem tarihsel hem de hukuki olarak yanlış yorumlanmıştır.

Yıldız’ın iddiası, iki temel kavramsal karışıklık içermektedir:
1. Millet ve vatandaşlık ayrımı: Yıldız, milletin “vatandaşlığa dayalı ama ondan ayrı” bir kavram olduğunu savunur. Ancak modern anayasal düzende millet, vatandaşların toplamı olarak tanımlanır (Anderson, 1983). “Türk milleti” de, “Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olanların bütünü”dür. Bu bağlamda, milletin tanımı vatandaşlık üzerinden yapılmaktadır (Gözler, 2019).
2. Anayasanın tanımlama........

© Turkish Forum