CHP, NATO ve İran Söylemi: Türkiye Dış Politikasında Batı Bağımlılığı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) NATO Parlamenter Asamblesi’ne sunduğu “İran’ın Bölgesel ve Avrupa-Atlantik Güvenliğine Tehdidi” başlıklı rapor, Türkiye’de muhalefet ve iktidar partilerinin dış politika söylemlerindeki benzerlikleri açığa çıkarmaktadır. CHP’nin İran’a yönelik “tehdit” merkezli söylemi, ABD ve NATO çizgisine uyumlu bir yaklaşım sergilemekte; bu durum, iktidarla aynı stratejik zeminde buluştuğunu göstermektedir. Böyle bir yönelim, Türkiye’nin “bağımsız dış politika” iddiasını zayıflatmakta ve Atatürkçü bir alternatifin yeniden inşasını zorunlu hale getirmektedir.
Türkiye’nin dış politikası uzun süredir Batı merkezli ittifakların belirlediği parametreler içinde şekillenmektedir. Hem iktidar hem de muhalefet partilerinin tutumları, bu bağımlı yönelimi açık biçimde yansıtmaktadır. CHP’nin 2024 yılında NATO Parlamenter Asamblesi’ne sunduğu İran raporu, bu çizginin somut bir göstergesi olarak öne çıkmıştır (Cumhuriyet, 2024). Rapor, İran’ı bölgesel istikrarsızlığın ana kaynağı olarak tanımlamış ve Türkiye’nin NATO bünyesinde daha aktif rol almasını önermiştir.
Bu tutum, Türkiye’deki muhalefet partilerinin dahi dış politika üretiminde Batı merkezli stratejilerden kopamadığını ortaya koymaktadır. Halkın bu durumun farkına varması ve kendi ulusal çıkarlarını önceleyen yeni bir bilinç oluşturması büyük önem taşımaktadır. Gerçek bir dönüşüm, ancak Atatürkçü ilkelerin yeniden dış politika ekseni haline gelmesiyle mümkün olabilir.
CHP’nin İran Düşmanlığı Söylemi ve NATO Raporu
CHP’li Utku Çakırözer’in NATO Parlamenter Asamblesi’ne sunduğu raporda, İran “bölgesel tehdit” olarak nitelendirilmiş; NATO’nun İran’a karşı ortak güvenlik politikaları oluşturması önerilmiştir (Cumhuriyet, 2024). Rapor ayrıca Körfez ülkelerinin NATO’yla daha yakın işbirliği içine alınmasını da gündeme getirmiştir (Sol Haber, 2024).
Bu yaklaşım, Batı güvenlik literatüründeki klasik İran karşıtlığını yeniden üretmektedir. İran uzun süredir Batı için “revizyonist aktör” olarak tanımlanmış; bu söylem, Ortadoğu’daki askeri ve ekonomik müdahaleleri meşrulaştırmanın aracı haline getirilmiştir (Aydınlık, 2024). CHP’nin bu dili benimsemesi, Türkiye’nin bağımsız dış politika iddiasıyla açıkça çelişmektedir.
Parti içinde bu raporun “bireysel çalışma” olduğu yönündeki açıklamalar (Cumhuriyet, 2024), meselenin politik sorumluluğunu hafifletmeye yönelik olsa da, söylemsel uyumun boyutlarını gizleyememektedir. NATO merkezli bu dil, Türkiye’nin bölgesel diplomasi kapasitesini zayıflatmakta ve Batı’nın çıkarlarına göre konumlanmış bir siyaset........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon