BOP–Barrack Komisyonu (“Milli Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu”) ve Şeffaflık Krizi: CHP’nin Demokratik Meşruiyet Sorunu
Komisyonun toplantılarında dile getirilen taleplerin kamuoyundan saklanması, demokratik şeffaflık açısından büyük bir kırılmadır. Özellikle CHP’nin bu süreçteki sessizliği dikkat çekmektedir. Zira CHP, kuruluş felsefesini Cumhuriyet değerlerine ve demokratik denetime dayandırmış, iktidarı yıllardır “hesap vermemekle” eleştirmiştir. Buna rağmen, kendi sorumluluğununda olduğu bir komisyonda şeffaflığı reddetmesi, siyasal güven krizine yol açmıştır.
2.1 Bölücü Taleplerin Komisyona Taşınması
Komisyon oturumlarında dile getirilen bazı talepler, Cumhuriyet’in kurucu ilkeleriyle doğrudan çelişmiştir. Anadilin resmi dil yapılması, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın koşulsuz uygulanması, Atatürk Cumhuriyeti’nin reddi ve terör örgütü elebaşına “umut hakkı” tanınması gibi öneriler, devletin üniter yapısını hedef almıştır.
Bu taleplerin kamuoyundan gizlenmesi, yalnızca siyasal bir tercih değil, aynı zamanda demokratik denetimin ortadan kaldırılması anlamına gelir. Çünkü halk, vekillerinin hangi görüşlere tepki gösterdiğini bilme hakkına sahiptir. Ancak komisyon süreci kapalı kapılar ardında ilerlemiştir.
Elde edilen bulgular, CHP’nin süreci yönetme biçiminin şeffaflıktan uzak olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tavır, partinin tarihsel kimliği ile fiili pratikleri arasındaki derin uçurumu gözler önüne sermektedir.
2.2 CHP’nin Sessizliği ve Tutarsızlığı
CHP, uzun yıllardır iktidarı şeffaf olmamakla ve hesap vermekten kaçınmakla suçlamıştır. Ancak aynı parti, kendi denetiminde yürüyen bir komisyonda benzer bir tutum sergileyerek siyasal etik açısından ciddi bir çelişkiye düşmüştür. Bu durum, siyasal literatürde “çifte standart” olarak adlandırılır ve güven krizine yol açar.
Parti, halka verdiği “komisyon tutanakları yayımlanacaktır” sözünü yerine getirmemiştir. Bu durum, teknik bir kusur değil, doğrudan bir demokratik ihlaldir. Çünkü........
© Turkish Forum
