menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anlaşmalı Muhalefet: Başsız Türk

6 0
27.08.2025

Türkiye’de siyaset, artık bir satranç oyunu olmaktan çıkmış, kimin daha iyi rol kestiği üzerine kurulu bir ortaoyununa dönmüştür. Bir yanda her krizden saray için yeni bir ziyafet masası çıkaran iktidar, öte yanda anlaşmalı perdeden bağıran muhalefet… Halk ise seyirci koltuğunda, biletini kendi cebinden ödeyip, oyunu değiştirme hakkı elinden alınmış bir figüran gibi beklemektedir. Bu tablo, sadece bir yönetim krizini değil, aynı zamanda başını kaybetmiş bir milletin dramını da resmetmektedir.

Türk milleti, bugün tarihin belki de en acıklı tablosuyla karşı karşıya. Başsız bir tavuk misali çırpınan, yönsüz kalan ve elinde koca bir devlet aygıtı olmasına rağmen iradesini kaybetmiş bir topluluk manzarası… Başlarında “Ben Türküm” demeyen, ama her haliyle Türk’ün değil, küresel anlaşmaların ve saray sofralarının temsilcisi olan bir yönetici kadro… Üstelik, bu kadroya karşı muhalefet denilen yapının durumu daha da trajikomik: Anlaşmalı muhalefet!

Lakin bu muhalefet, halkı uyandırmak yerine adeta narkozu artıran bir anestezi uzmanı gibi görev yapmakta. Kitleyi ayakta ama tepkisiz tutan, yani tam anlamıyla bir “gaz alma platformu.” Evet, gaz veriyorlar; fakat motor çalışmıyor, araba yokuş aşağı gidiyor.

Durumun özeti:
• Başsız tavuk en azından tencereye girer, Türk milleti ise hâlâ kendi mutfağına giremiyor.
• Bugün Türk siyasetinde muhalefetin rolü, trafik lambasının gece yarısı kırmızı yanması gibidir: Kimse yok, ama yine de durmak zorundasın.
• Fatih, İstanbul’u fethederken gemileri karadan yürüttü; bizde muhalefet seçimlerde oyları otobüsten indiremiyor.

Son otuz yıldır milletin kulağına çalınan bir nakarat var:
“Alevi-Sünni, Türk-Kürt, hepimiz kardeşiz…”
Kâğıt üstünde kulağa hoş geliyor. Fakat bu sözlerin arkasına gizlenen hileli tasarım, milleti içten çürüten bir zayıflık yaratıyor. Çünkü kardeşlik söylemi, millî birlikten ziyade yapay kimliklerin pazarlanmasına hizmet ediyor.

Kürt kimliği, emperyal politikaların hazır çantası; Alevilik ise siyaset sahnesinde piyonların maskesi olmuş durumda. İşin kötüsü, muhalefet bu oyunu bozacağına, nakaratı daha yüksek sesle tekrarlıyor. Halkın kulağında gerçek bir marş değil, bir hipnoz melodisi çalıyor. Muhalefetin vazifesi, milletin beynini açmak değil, kulak zarını patlatmak olmuş.

Hoşgörü hilesi, özetle:
• “Hepimiz kardeşiz” diyerek işe başlıyorlar, ama sofraya oturunca kardeşin tabağındaki köfteyi çalıyorlar.
• Roma’yı “ekmek ve sirk” ile oyalıyorlardı; bizde........

© Turkish Forum