menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

PAPA EKÜMENLİK ERDOĞAN ALEVİ SUNNİLİK MEZHEP ULUS DEVLET ve ŞERİAT

4 0
04.12.2025

Değerli dostlar,

Sayın R.T. Erdoğan 2010 yılında:

„EKÜMEN“İM DENMESİNDEN RAHATSIZ OLMAYIZ“

demişti.

Peki Sayın Erdoğan gibi Türkiyedeki Ekümenlikten rahatsız olmamamız mı gerekir.

2010 yılında yazdığım makalem/açık mektubumun güncelliğini koruması açısından, değerli dostların ilgisine tekrar sunuyorum.

………………………………….

T.C. BAŞBAKANI SAYIN R.T. ERDOGAN“a ve
T.C. DIŞİŞLERİ BAKANI SAYIN AHMET DAVUTOĞLU“na
T.C. Almanya- Berlin Daimi Temsilciliği ve T.C Almanya-Hamburg Başkonsolosluğu aracılığı ile iletilmesi dileği ile.

Açık mektup.

TÜRKIYE”de BEN EKÜMEN”im DEMEK SUÇMUDUR ?

Heybeli ada Ruhban okulunun Özerk ,(otonom) olmasI ne demektir?

Almanya’da Cami’ler,Kiliseler, veya Cem evleri özerkler mi?

Ekümenliğin ortaya çıkışı ve anlamı, Kur‘anın Al-i İmran suresı.

Şeriatla idare edilen Ekümen’lik devletinin Fatih Sultan Mehmet tarafından ortadan kaldırılışı

Ekümen’liğin insan haklarına bürünerek, heybeli ada’da kurmak istediği HRİSTİYAN ŞERİAT devletinin siyasi manevraları ve yeltenmeleri.

Mardin”de süryani”lerin, İstanbulda Ermeni”lerin, v.s dini ibadetlerine karşI çıkılmıyor ve Antalya-Belekte yapIlan yeni kilisenin açılışına bizzat giden SayIn Başbakan,

T.C. devletinin, daha önce de Osmanlı’nın ve Atatürk‘ün, EKÜMENLIK SIFATI altında açılmasına siddetle karşı çıktığı Heybeli ada”daki Ruhban okuluna, sayın Erdoğan tarafından şimdi karşı çıkmamasını anlıyamıyoruz.

Bu UZLAŞMAZ çelişkiyi anlamak icin, ŞEYTAN detaydadIr sözüne uyarak, Ekümenlik SIFATININ, detayIna inmek istiyorum.

Ama önce, dini ve diger okullarIn hukuki konumuna ve Ekümenligin nerden geldigine (Etimolojisini) değinmeden geçemiyeceğim.

Ne İsrail”de, ne Türkiye”de, ne Avrupa”da ne de Amerika”da Cami”ler, Sinagoglar veya Kiliseler özerk ((otonom)) degildir. Yani, bu dini kuruluşlarIn yönetimini tayin eden kanunları kendileri yapmazlar. Diger bir deyişle bu kanunları içinde yaşadıkları ülkenin

-parlamentosu-yasama organı-((Legislative)) yapar.

Bu kanuna aykırı bir hareketleri olursa da, yine o ülkenin

-yargı organları -hakim, savcı-((Judikative)) harekete geçer

ve sonuçta da bunları gidip yakalamak da

– yürütme organlarına-polis, jandarma-((exukutive))düşer.

Daha acıkcası, bu dini kurumlar bulundukları ülkenin yasalarına baglı olmak mecburiyetindedirler.

Genel kurulda tüzük ne diyorsa herkes o kurumun yönetim organlarını üye olanlar tarafIndan seçer ve buna hiç kimse karışamaz,

Atatürk bu sorunu, 24 Temmuz 1923‘te imzalanan Lozan Barış Antlaşmasından sonra, Mart 1924’te Tevhidi Tedrisat Kanununu çıkartarak, ülkedeki tüm eğitim kurumlarını tek bir çatı altında toplayan ve bunları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlayarak çüzmüştür. Tevhidi Tedrisat Kanunu, eğitim sistemini sekülerleştirmeyi, birleştirmeyi ve modernleştirmeyi amaçlamış, geleneksel medreseleri kapatarak yerine modern okullar açılmasını sağlamıştır

Buna göre, TÜM dini kurumlar, ilgili ülkenin, bu konuyla ilgili kanununa uymak zorundadır.


Burada, sayın Bartalomeus öyle zannediyorumki, tüzük ile kanun veya kanun nezninde kararname v.s. birbirine karıştırmaktadır.Daha açık bir deyimle:

eğer herhangi bir ülkede DİNİ kuruluşlar kendi kanunlarını kendileri yapıyorlarsa, artık orada ŞARIAT hükmetmektedir.

Alman devleti, Almanya“da yaşayan müslüman dini azınlıgının ihtiyacını karşılamak için, Almanca ögretim dili olmak şartı ile ilahiyet fakultesi açmaktadır. Alman okullarında da islam dini Almanca verilmek mecburiyetindedir. Yani devlet, sizin okullarda okutacagınız dersin içeriğini bilmek ister ve dersin içeriği de o devletin milli eğitim ile ilgili kanunlarına uymak zorundadIr.

Cami“de ve Cem evinde, Havra‘da veya kilise‘de yapacagımız ibadete ise, Türkce de olsa, Almanca da olsa, hangi lisanda olursa olsun kimse bir şey diyemez.

Burada söz konusu olan husus, yukarıda da belirtigimiz gibi, dini azınlıklar tarafından açılacak olan herhangi bir okulun, özerk (otonom),yani o devletin kontrol edemiyeceği, denetleyemiyeceği bir statüde olamıyacağıdır.

İşte sayın Bartalomeos burada susarak, esas niyetlerini gizlemektedirler..

Diger bir deyişle, Türk“lere Anadoluda yaşam hakkı tanımayan SEVR antlaşmasını sinsice ve çok UCUZA hayata geçirmek istemektedirler.

İnanmayan, bizzat sayın Bartalomeos”a sorsun. Bu ortadoks (kökten dinci) kardeşlerimiz bu okul ile, “ÖZERK” (otonom) olan, Doğu Roma imparatorluğunun devamı olan (hristiyan ortadoks”larının temcilcisi sıfatıyla) şeriat devleti olan Ekümenlik-(papa”lık)- istemeleridir.

Tarihimizi bilmez isek geleceğimizi kuramayız.

Onun içindir ki, sayın Bartalameos kardeşimizin rahatsızlığının derinliklerinde nelerin yattığına bir bakmak gerektir diyorum.

M.S. 300 senesine kadar hiristiyan”lıkta mezhepsel anlamda, sen Alevi‘sin, sen Sünni‘sin, sen Katholik‘sin, sen Protestan‘sın vs. diye bir AYRIŞMA yoktu.

Bu tarihten sonra, İznik”te 325 yılında toplanan hiristiyan din adamlarI, üçlük konusunu (eski deyimle ekanimi Selase, Almanca deyimi ile Trinitet veya dreieinigkeit Theorie), daha açık bir ifade ile:

1.Hz. Meryem”i hamile bırakan kutsal RUH”mu,

2.Hz.Meryem mi? yoksa

3.Hz. İsa”mı?

hangisi DAHA KUTSAL diye istişare yapmak icin toplandılar ve burada birbirlerine düşerek bir daha birleşmemek üzere,

Roma İmparatorluğu zamanında (Ulus kavramı olmadığından) dini kavramla-yünetimle (Katolik) Batı........

© Turkish Forum