menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pervin Buldan’ın videosu ve bunların ikiyüzlü acizliği

47 18
12.05.2025

“Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda sürecin başlatıldığı günden bu yana, özellikle CHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi çevreleri, bu süreci baltalamak için yalan ve iftiraya dayalı pek çok çirkin yönteme başvurmaktan geri durmadı. Türkiye’de terörün sona ermesinden adeta ödleri kopuyor. Bu tutumlarının temelinde ise küresel projelerdeki figüran rollerinin zedelenme ihtimali ve oy pastasından pay alma uğruna sıkı ilişkiler kurdukları DEM ile bağlarının zarar göreceği endişesi yatıyor.

Düşünün; bir yanda, terörle mücadelede tarihinin en kararlı ve başarılı duruşunu sergileyen, Türkiye, Irak ve Suriye’de PKK’ya ağır darbeler indiren Cumhur İttifakı; diğer yanda ise bu mücadeleyi başından beri her adımda sabote etmeye çalışan muhalefet cephesi var…

Şimdi, terörle mücadele önünde barikat kurmuş bu çevrelerden, toplumu kandırmaya yönelik hikâyeler dinliyoruz. Yıllardır birlikte hareket ettikleri DEM konusunda, daha düne kadar “PYD/YPG devlet kursun” diyenlerin, bugün Suriye’nin üniter yapısı konusunda ne kadar hassas olduklarını iddia etmeleri doğrusu gözlerimizi yaşarttı!

“Terörsüz Türkiye” yolunda somut adımlar atılıp, terör örgütü silah bırakma ve fesih noktasına gelince, bu kez bir “hassasiyet yarışı” başladı. Ancak bu hassasiyetin altında hastalıklı bir zihniyet yatıyor. Rollerini oynarlarken bile dürüst değiller.

Bu sürecin taşlarını sabırla ve kararlılıkla döşeyen MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” hedefi için şu çerçeveyi çizmişti:
“Aracısız, aralıksız, bagajsız, pazarlıksız ve gizli gündemsiz temas ve iletişimin rehberliğinde hayırlı sonuçlar ortaya çıkacaktır.”
Aynı zamanda süreci baltalamak isteyenleri de net biçimde tarif etmişti:
“Terörsüz Türkiye özlemini sulandırmaya, ihtiyatlı iyimserlik ortamını bulandırmaya çaba harcayanlar, bilinmesini isterim ki bölücülüğün değirmenine su taşıyan, terörün kanlı saldırılarının devamından çıkar ikmali yapan taşeronlaşmış gayrimillî zihniyetlerdir.

“Ne verildi, ne alındı?” gibi sorularla ortamı germeye çalışanların, pozitif iklimi sabote edenlerin masum ya da makul olduklarını söylemek mümkün değildir. Çünkü mesele sadece terörle mücadele değil; Türkiye’nin egemenlik kararlılığıdır.

PKK’nın kendini feshetme ihtimali, yıllardır bu istismardan beslenen kesimlerde panik yaratmıştır. Çünkü istismar kaynağı kuruyacak, Türkiye yeni yüzyılın eşiğinde muazzam bir uyanışa geçecektir.

Bu süreçte provokasyonlara karşı azami dikkat gösterilmeli; marjinalleşmiş grupların tahriklerine karşı uyanık olunmalı; mücavir bölgelerimizde gözü olan ülkelerin senaryolarına karşı zamanında, kararlı ve hazırlıklı şekilde müdahalede bulunulmalıdır. Ancak bu sayede şiddet ve ihanetle çevrelenmiş karanlık bir dönemin kapıları bir........

© Türkgün