menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milli strateji ürettikçe düşmanı artan MHP

54 1
22.09.2025

Yıllardır yazılarımda kullandığım bir Uygur atasözü vardır:

“Köyün itleri birbirine küs olsa da kurt görünce birleşirler.”

Yıllar geçti, şartlar ve atmosfer değişti; ancak MHP ve Ülkücü Hareket’in düşmanlarını tarif ederken bu atasözünün anlamı hiç değişmedi. MHP ve Ülkücü Hareket’in düşmanlarının bir kısmı yıllardır sabit kalırken, bir kısmı ise yer değiştirerek bu düşmanlığı sürdürdü.

Türk milliyetçiliğinin ve Ülkücü Hareket’in lideri Devlet Bahçeli, emperyalizmin bölgemizdeki oyunlarını bozmaya yönelik “Terörsüz Türkiye” vizyonunu ortaya koyduğundan bu yana, MHP’ye karşı yürütülen kara propagandada dikkat çekici bir artış gözlenmektedir.

İsrail’in politikalarını yansıtan ve “İsrail’in en prestijli gazetesi” olarak nitelendirilen Haaretz, “PKK’nın silah bırakması İsrail’in çıkarlarını tehlikeye sokabilir” derken; İsrail’in önde gelen strateji kuruluşlarından Moshe Dayan Center (MDC) sayfasında, hayatını sözde “Kürdistan”ın kurulmasına adayan ve Almanya’da özel öğretim görevlisi olarak çalışan Dr. Gülistan Gürbey, İsrail’in endişelerini “Terörsüz Türkiye” perspektifinden şu ifadelerle aktarıyor:

“Ankara, olası bir İsrail-Kürt ittifakını veya Suriye’deki Kürtler için daha güçlü bir siyasi konumu tehdit olarak algılıyor. İsrail, ABD ile yakın ilişkileri nedeniyle başlıca rakip olarak görülüyor. Kürtlerle bir ittifak, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini zayıflatabilir. Erdoğan, bu gelişmeleri İsrail’in saldırganlığının Türkiye’yi de hedef aldığı söylemini yaymak için kullanıyor ve Türkiye’yi, ülkeyi bölmeye çalışan emperyalist güçlerin (Batı, ABD ve İsrail) kurbanı olarak gösteriyor. Bahçeli’nin hamlesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir: Amaç, Kürtleri Türkiye’ye daha sıkı bağlamak ve olası bir İsrail-Kürt iş birliğini önlemektir. Bu yaklaşım, Osmanlı modeline dayalı bir Türk-Kürt ittifakını yeniden canlandırmayı ve Kürtlere ortak bir gelecek vaat etmeyi hedefliyor.”

Siyonist politikaların hizmetkârı Dr. Gürbey’in bu yorumu oldukça dikkat çekicidir. Zira Türkiye’de bazı çevreler, adeta çıldırmışçasına bu süreçten dolayı MHP’ye saldırmaktadır. Oysa en basit soru şudur:

“Terörsüz Türkiye hedefi başarıya ulaşırsa, bundan en büyük zararı kim görecektir?”

İsrail’in propaganda unsurlarına bakıldığında, bu sorunun cevabı açıktır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Türkiye’yi ve bölgedeki istikrarı korumaya yönelik stratejik duruşunu sürdürdükçe ve Gazze’deki mazlumlara kol kanat germek için bölgesel güç birliği çağrılarını artırdıkça; ipleri ABD ve İsrail’in elinde olanların MHP’ye saldırıları, onu itibarsızlaştırma ve kirli işlere bulaştırma çabaları da aynı ölçüde artmaktadır.

CHP, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda TBMM’de kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na katılım sağlanmış olsa da; CHP’nin medyası ile gelecekteki ittifaklar için kontrol altında tuttuğu Müsavat Dervişoğlu, Ümit Özdağ, Yavuz Ağıralioğlu, Remzi Çayır, siyasete giren emekli askerler, FETÖ’cüler ve DEM-PKK içindeki bazı unsurlar, bu süreci baltalamak için dillerini ve kalemlerini seferber etmişlerdir.

“Terörsüz Türkiye”ye dair bir İsrail perspektifi ile bu çevrelerin yaklaşımları yan yana konulduğunda, hizmetkârlıklarının doğrudan ABD ve İsrail’in bölgesel menfaatleri doğrultusunda şekillendiği net biçimde ortaya çıkmaktadır. Daha düne kadar PKK-DEM çizgisinde iş birliği yapanların bugün bu hedefe saldıranlarla aynı isimler olması, bu oyunu deşifre etmektedir. Bu........

© Türkgün