Kandil’e gidecek helikopterin pilotu sen miydin?
PKK, Türkiye’ye büyük acılar yaşatmış bir terör örgütüdür. Abdullah Öcalan ise bu örgütün kurucusudur.
DEM Partisi de “Sırtımızı Kandil’e, İmralı’ya dayadık” diyen bir siyasi uzantıdır. Bunun tartışılacak bir yönü yoktur. Bu üçlüye başka bir tarif yapmakta mümkün değildir.
“Terörsüz Türkiye” hedefine uygun olarak bu unsurlara ve aktörlere yapılan çağrı, esasen terörü tamamen terk etme ve silah bırakma çağrısıdır. Bununla birlikte etnik fitne olacak her türlü eylemi ve söylemi de ortadan kaldırma projesidir.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin DEM’e yönelik “Gelin Türkiye Partisi olun; gelin, teröre cephe alın.” çağrısı ile teröristbaşı Öcalan’a yaptığı “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.” çağrısı da bu yaklaşımın temelini oluşturmaktadır.
Bu çağrılar üzerine Öcalan da kendi kurduğu terör örgütüne şu şekilde seslenmiştir:
“PKK’nın anlam yoksunluğu ve aşırı tekrarı, ömrünü tamamlamasına ve feshini gerekli kılmasına yol açmıştır. Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine yanıt verememektedir. Bu koşullarda silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum. Devlet ve toplumla bütünleşme adına kongrenizi toplayın, karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”
Türkiye’de herkesin odaklanması, güçlendirmesi ve üzerinde durması gereken esas konu budur. Bazılarına göre sürecin ilerleyişinde bazı yanlışlar veya eksiklikler görülebilir; ancak önemli olan bu sürece samimi bir yaklaşımla destek vermektir. Ne yazık ki bunun yerine bazıları tarafından çelişkili ve siyasi menfaatlere dayalı tutumlar sergilenmektedir.
Bir zamanlar HDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş HDP’yi şu sözlerle tanımlamıştı:
“Bizim başarımız, HDP’nin başarısıdır; ki Sayın Öcalan’ın çok önemsediği bir projedir. Türkiye’de beraber yaşama ve özgür, demokratik bir birliği sağlama projesidir. Kendisinin özellikle son 20 yılını adadığı bir projedir. Bu projenin başarılı olması ve benim şahsımda başarılı olması, onu nasıl ve niye rahatsız etsin?”
Tanımı bu şekilde yapılan HDP ile siyasi menfaat ölçüsünde geçmişte ittifak kuran Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu ve Yavuz Ağıralioğlu gibi isimler ise “Terörsüz Türkiye” sürecine adeta cinnet geçirir şekilde bir tavır almışlardır. Bu tavır hem dikkat çekici hem de her yönüyle tutarsızlık barındırmaktadır.
Bu isimler için, “HDP ile yerel seçim ittifakı yapmadılar; Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifak kurmadılar” diyecek bir akıl sahibi var mıdır? Bunu diyebilecek varsa olsa olsa zeka geriliği........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d