menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

30 Ağustos’a layık olmak

28 10
30.08.2025

Bir ülkeyi, bir aileyi, bir hayatı yahut bir değeri anlamak için ille de onu yitirmek mi gerekir? Akıl, insaf ve vicdan sahibi bir insan için cevabın hayır olduğu aşikârdır. Kıymet bilmek, vakti zamanında sahip çıkmayı, henüz elimizdeyken değer atfettiğimiz kişi, kurum ve varlıklara gerekli özeni göstermeyi gerektirir. Zira hakiki basiret yoklukla değil, varlıkla tefekkür edebilmekten geçer. Değerleri kayıp anlarıyla ilişkilendiren bir zihin, farkındalığı gecikmiş bir idrakle maluldür.

Milletinin tarihini öğrenmek, onu kıymetli bir hazine gibi muhafaza etmek, mazinin sadece hatıraların uyuduğu bir mezarlık değil, dipdiri bir hikmetin de membaı olduğunu bilmek şuurlu insanların düşünce şeklidir. O müktesebattan süzülen dersleri bugünün meselelerine tatbik edebilmek, serinkanlı bir aklın, berrak bir fikrin ve derin bir şuurun alametidir. Basiret sahibi olanlar için tarih, dünün olduğu kadar, belki ondan fazla bugünün ve yarının meselesidir çünkü…

26 Ağustos 1922 günü başlayan ve 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık/Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde mutlak bir zaferle taçlanan Büyük Taarruz’un Türk milletine kazandırdıkları da böyledir.

30 Ağustos 1922 Türk milletinin esaret zincirlerini parçaladığı, bir daha hiçbir müstevlinin bu topraklar üzerinde postal gezdiremeyeceğinin dünyaya ilan edildiği gündür. 30 Ağustos 1922, yaklaşık bir yıl sonra doğacak........

© Türkgün