Seyirci mi olacağız, oyuncu mu?
Nereye gidiyoruz?
Dünya ekonomisi Kovid-19 krizinden sonra toparlanamadan yoksa ufukta başka ekonomik darboğazlar mı var?
Önümüzdeki on yıllarda dünyanın ekonomik ve politik düzeninde ne gibi değişiklikler olabilir?
Dünya yeni bir soğuk savaş, büyük bir sıcak savaş ya da bir nükleer savaşa ne kadar yakın? Çin veya ABD’nin tek güç olduğu bir dünyaya mı gidiyoruz yoksa ABD Başkanı Donald John Trump’la dünya için daha hayırlı olan bir kalıcı barışçıl büyük güç rekabetine mi (!)(?)
Küresel ısınma ve iklim sorununu çözebilecek miyiz yoksa dünya hızla insan yaşamını destekleyebilir olmaktan çıkacak mı?
Gelecek pandemilerle başa çıkmakta ne kadar başarılı olabileceğiz? Bu soruların cevapları büyük ölçüde Çin’de, Çin-ABD çekişmesinde, Rusya ve Hindistan’da yatıyor. Bu soruların cevaplarını vermek için ABD, Çin, Rusya ve Hindistan’ı anlamaktan geçiyor.
Yeni pandemi dalgaları, iklim krizi, yapay zekâ ve çip savaşları…
21. Yüzyılın ilk çeyreği sadece teknolojik dönüşüm, salgınlar ve enerji savaşlarıyla değil; aynı zamanda tarımın, gıdanın ve küresel tedarik zincirlerinin yeniden tanımlandığı bir dönem olarak öne çıkıyor. Bu yeni süreçte, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik ve siyasi anlamda da etkili olan büyük güçler ABD, Çin, Hindistan ve Rusya gıda, enerji ve bilgi egemenliğiyle dünyayı yönlendirme yarışına çoktan girmiş durumda.
Bugün ABD, yapay zekâda liderliğini korurken; savunma sanayii ve finansal sistemler üzerindeki etkisiyle hâlâ küresel siyasetin en güçlü aktörlerinden biri olmayı sürdürüyor. Çin, dünyanın üretim merkezi olma özelliğini geliştirerek “Kuşak ve Yol” projesiyle Asya, Afrika ve Avrupa’yı birbirine bağlıyor. Pandemi sonrasında kırılan küresel tedarik zincirinde hâlâ merkez ülke konumunda. Hindistan ise demografik........
© Türkgün
