Siz hiç hapis yattınız mı?
28 günlük bedelli, 6 aylık kısa dönem görev yapanlar bile “Kıbrıs Barış Harekatına, sınır ötesi terör operasyonları”na katılmış gibi ballandıra ballandıra anlatırlardı.
Askerlik anıları biraz da “Avcılar Kulübü sohbetleri”ne benzer. Yüzde 90’ı palavra, geri kalan yüzde 10'u’da şüphelidir.
Maksadım binlerce yıllık Türk ordusu geleneğini çok övündükleri Osmanlı’da ve AKP iktidarında “Zenginlerimiz bedel öder”e dönüştürenleri tartışmak değil. Gerçeğe ışık tutmak görevini yerine getirmek için somut örneklere değineceğim.
Cumhuriyet ile beraber kurulan “hukuk devleti”nde vatandaşlarımızın yolu istemeden de olsa polis-jandarma karakollarına düşmüştür. Amirin, komutanın ve hatta bekçinin vicdanıyla karşı karşıya kalmıştır.
Adliyede “tanık” olmak bile ciddi deneyimdir. Türk Edebiyatının önemli yazarlarından Vedat Türkali; boşuna “Yalancı Tanıklar Kahvesi” adını verdiği eseri kaleme almamıştır. Yalancı tanıkların bile bir namusu vardı, en azından tanıklar “Gizli” değildi.
Gazeteciliğe “Polis-Adliye muhabirliği” ile başladım. Meslek büyüklerimin yaşadıklarını yazsam ciltler dolusu ansiklopedi oluşur. Bizim meslek de tırnakları ile yükselenlerin çoğu “Polis-Adliye Muhabirliği”nden gelir. İsimlerini birer birer zikretmek isterdim ama birini unutursam endişesiyle takdiri okuyucuya bırakmak zorunda kalıyorum.
Uzun süreceği ilk satırından belli olan bu yazı dizisinin ilerleyen........
© Toplumsal
