menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yanlış taktik

10 0
12.07.2025

Ne demişler:
“Bi'çinnem sakızın varsa, ehline ver”...
Aksi halde, sistem çürür, güven erir, gelecek kaybolur. Toplumlar önce yönetimde, sonrasında ise vicdanda iflas eder, ki Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ne diyordu:
"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."

O hâlde,
Biat kültürüne alışmış,
Ama...
İçinde hâlâ “hak, hukuk, adalet” duygusu olanlar,
Kafası karışık ama düşünen ve sorgulayanlar,
Duyduğu bir şeye, “Acaba bunda bir terslik var mı?” diyenler,
“Sadece Allah’a biat edilir, kula değil ki.” diyen insanlar için...

Önce bir izahatın mizahı!
Futbol,
Özellikle az gelişmiş ülkelerde hem sportif faaliyetlerin en cazibelisi hem de her türlü derdi unutturan değil midir?
Bir an için,
Fanatiği olduğunuz takımın teknik direktörünün önemli bir final maçında iyi oyuncuları yedek kulübesinde tuttuğunu ve kaçınılmaz sonla buluştuğunuzu düşünün...
Belki, "Bu bir spordur ve normaldir." de diyebilirsiniz.
Ama,
O takım kaybederken ve o taraftar bağırıp çağırıp susarken yaşananlar, psikolojik çöküşün bir göstergesidir, ki bu durum bir ülke için de geçerlidir.
Zira, işini bilen dışarıda kalırsa oyun bozulmuş demektir.
İşte,
'Negatif seleksiyon' dediğimiz, buradaki taktik hatası gibi bir şey...

Bakınız,
Sen!
Her gün çalışıyorsun ama geçinemiyorsun, ay sonu gelmeden paran bitiyor ve “Bugün ne ucuzsa onu alırım.” diyorsun, kısaca mutfağında tencere kaynamıyor...
Ve,
Elektrik, doğalgaz, kira... Hepsi seni sıkarken, yönetenler “Ekonomi şahlanıyor.”, “Ben bu ülkeyi uçuracağım.” derken sırf “bizim mahallenin adamı” diye oy veriyorsun oysa onlar seçim hesabında iken...
Öncelikle bilmelisin ki, sorun senin tembelliğin değil yönetenin beceriksizliği deolabilir...
Senin hayatın artık hayatta kalma savaşı ve bunun sebebi, yanlış seçimindir.
Oysa sandık başında duygu değil, akıl kullanılır; unutuyorsun, dört yılının kaderini de çiziyorsun.
Kur’an der ki: “Aklınızı kullanın.”
Ama sen kula biat edip aklı askıya alırsan; iman değil, tapınma başlar.
Negatif seleksiyon, kula kulluktur aslında.

Bak, tüm faturaları her ay ödüyorsun ama sorumluyu da bilmelisin.
‘Bakkal defteri’ yalanla tutulursa, sonunda kepenk iner.
Yani bugün veresiyeye yalan yazarsan, yarın dükkân kapanır.
Devlet de böyledir, yanlışı yazarsan sonunda gerçeğin içinde batarsın.
Ne demişler, "Dikiş eğri giderse elbise yırtılır."
Yöneticiler de böyledir; eğri alınan bir karar, halkın da yırtılan, yok olan umududur.
Bu nedenle, "Direksiyonu bilmeyene araç verilmez." dedikleri gibi:
"Masal anlatmak kolay, ama hesap vermek zordur."
Gelin şimdi bilimsel olarak ele alalım bu 'negatif seleksiyon ' dedikleri ne menem şeyi...
Önce Türker Ertürk 'ün konuyla ilgili çarpıcı tespitlerinden (*);
"Negatif seleksiyon (purifying selection), toplum, kurum veya organizasyonlar içinde yetersiz, zararlı veya istenmeyen özelliklere sahip bireylerin veya unsurların sistematik olarak elenmesi ya da dışlanması sürecini ifade eder.
Sosyolojik bağlamda, bu kavram, yetkin bireylerin yerine yetersiz liderlerin veya bireylerin öne çıkması ve bu durumun toplumun genel işleyişini olumsuz etkilemesi olarak yorumlanabilir.
Toplumlar, kriz dönemlerinde (ekonomik çöküş, savaş) yetkin liderlerden ziyade karizmatik ancak yıkıcı liderleri tercih edebilir.
Negatif seleksiyon, uzun vadede toplumsal gerilemeye yol açar; yetkin bireylerin dışlanması inovasyonu ve ilerlemeyi engeller.
Araştırmalar, eğitim seviyesinin düşük olduğu toplumlarda negatif seleksiyonun daha yaygın olduğunu gösterir."

Ahlaki ve zihinsel çürüme sıradanlaşınca, toplumsal sistem de ehliyetli olanı değil, otoriteye kayıtsız şartsız boyun eğeni yükseltir.
Toplumsal ruh halimizdeki deformasyon, liyakati dışlayan düzenin zeminini oluşturuyor.
“Hasta toplumlar hasta liderler üretir. Bu liderler cahil kitleden güç alırlar.” Bu satırlar, Erich Fromm’dan...
Yani liyakat yerini biata bıraktığında, toplumun bağışıklığı düşer; otoriter, yetersiz ve sorgulamayan liderler ortaya çıkar. İşte bugün bizim yaşadığımız tam da bu tablo.

Bu tespitten hareketle şunu açıkça söylemeliyiz:
Negatif seleksiyon artık münferit, geçici ya da istisnai bir bozulma değildir.
Aksine, kurumsallaşmış bir çürümenin, sistematik bir işleyişin adıdır.
Devletin, kurumların, medyanın ve hatta sivil toplumun birçok katmanında; liyakatin yerini sadakat, düşüncenin yerini itaat, ortak aklın yerini tek seslilik almıştır.
Bu durum, yalnızca bireysel başarısızlıkların değil; toplumsal aklın çoraklaşmasının da temel sebebidir.
Tepeden tırnağa işleyen bu yapı, artık “kader” değil, bilinçli bir tercih ve yönetsel stratejidir.
Ekonomiden eğitime, siyasetten adalete... Türkiye’de işler tersine dönmüş gibi.
İyi olan değil, biat eden; bilen değil, susan; üreten değil, tüketen öne çıkıyor.
Yani; doğru olan değil, “sadakatli olan” tercih ediliyor.
Toplumda adeta ters bir eleme sistemi var:
Liyakatsiz........

© Toplumsal