menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meritokrasi: Türkiye’nin liyakat yolculuğu

10 0
wednesday

Liyakat, yani meritokrasi, yeteneğin ve çalışkanlığın hak ettiği değeri gördüğü bir sistemi vaat ediyor, ama Britanyalı sosyolog Michael Young, 1958’de Meritokrasinin Yükselişi adlı eserinde;“Meritokrasi, yetenekli bir elit sınıf yaratıp diğerlerini dışlayarak yeni bir eşitsizlik doğurabilir” uyarısında bulunuyor.

Türkiye’de bu idealin ne kadar hayata geçtiği hakkında;

Muzaffer Kılıç,“Bizde bu partizanlık, bizden misin, liyakatsizlik ve yanlış iman algısı olduğu müddetçe ileri gitme şansımız asla olamaz” diyor.

Önce bu kavram üzerine biraz düşünelim ve "Meritokrasi, Yetenek mi, Tuzak mı?'diyelim...

Meritokrasi, Latince “değer” (meritum) ve Yunanca “yönetim” (kratein) kelimelerinden türemiş,Stanford Felsefe Ansiklopedisi’ne göre, bireylerin yetenek ve başarılarına göre ödüllendirildiği bir sistemin adı ve kulağa da adil geliyor, öyle değil mi?

İngiltere merkezli Meritokrasi Partisi’nin manifestosu bu ideali net bir şekilde ortaya koyuyor;

*Kayırmacılık yoktur, ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir.

*Yandaşçılık yoktur, başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir.

*Ayrımcılık yoktur, cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. Yetenek ise her şeydir.

*Eşit imkânlar...Herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz.

*Tatminkâr olmak... En başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler...

Ancak meritokrasi, eşitlik ve adalet vadederken, yanlış uygulandığında yeni bir elitizm ve eşitsizlik biçimi yaratabiliyor, ki işte Singapur örneği bu paradoksu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. 1960’larda az gelişmiş bir ülke iken meritokratik politikalarla ekonomik bir mucizeye imza atan Singapur, bugün eşitsizliklerin derinleştiği bir noktada eleştiriliyor.

Singapur Ulusal Üniversitesi’de bir çalışmasında,“Meritokrasi, eşitsizlikleri yeniden üreten bir yapıya dönüştü”, akademik başarıya odaklanan sistemin ekonomik durumu zayıf olan öğrencilerin kaliteli eğitime erişimini kısıtlıyor ve elit bir tabakanın kendini yeniden üretmesine yol açıyor, diyor.

Halkın Sesi Partisi lideri Lim Tean 'in , “Meritokrasi, elitlerin statülerini meşrulaştırmak için bir yalan olarak kullanılıyor” eleştirisi, Türkiye için de tanıdık bir yankı gibi...

Türkiye’de Liyakat: Torpil mi, Yetkinlik mi? diyerek;

Türkiye’de meritokrasi, sıkça “liyakat” kelimesiyle anılır ve kamu yönetiminde yetkinlik esaslı bir sistem özlemi yıllardır dillendirilir, ki Osmanlı Devleti’nin devşirme sistemi, liyakatin tarihsel bir örneği olarak gösterilse de, bu sistemin bile seçkinci bir yapıyı pekiştirdiği unutulmamalı.

Günümüzde ise liyakat, genellikle yetkinlikten çok “iş bitirme”, “torpil” veya “sadakat” üzerine kurulu bir sistemi ima ediyor, yani Hünerokrasi'yi...

Kamu personeli alımında yazılı sınav var, ama ya mülakatlar? İşte orada işler karışıyor. Yazılıda yüksek puan alan adayların mülakatta elendiği iddiaları X Platformu’nda da geniş yankı buluyor, mesela bir kullanıcı, “Yazılı sınavda 90 alan mülakatta 50’ye düşüyor, bu mu liyakat?” diyerek tepkisini dile getiriyor.

Muzaffer Kılıç bu duruma net bir teşhis koyuyor: “Bizde........

© Toplumsal