Akıl taşıyan hayvan
Benliğimizin, bilgimizin ve gücümüzün yarattığı o muhteşem cesaretle söyleriz:
İnsanız!
Peki, insan neye benziyor?
Biyolojik bir varlık olmanın ötesinde, ahlaki ilkelerle şekillenen, politik düzenlerin içinde yer alan, bilinçle yoğrulmuş, duygusal ve toplumsal yönleriyle zenginleşmiş bir canlı mıdır?
Darwin’e göre, insan evrimsel süreçte doğadan ayrışmış gibi görünse de özünde onun bir parçasıdır. Hayvansal kökeni inkâr etmek yerine onunla yüzleşmek gerekir. “İnsan, türe özgü davranışlarıyla hayvani kökenini taşır.”(1)
Konrad Lorenz ise içgüdüleri ve saldırganlık yönüyle insanın hayvansal kalıtını taşıdığını; uygarlığın bu içgüdülerin denetimi olduğunu savunur. Bu yüzden: “İnsan saldırgan bir hayvandır.”(2)
Yani hayvanî kökü olan saldırgan canlıyız.
Öyle diyo'lar..()
Prof. Dr. Şahin Filiz'de diyor ki:
"İnsan:
Tıyneti bakımından bir şahıs,
Ruhuyla bölünmez bir kişi,
Benliğiyle bir töz,
Aklıyla bir tanrı,
Birlikte çokluk, çoklukta birlik,
Bedenli oluşuyla fani,
Hareket eden canlı olduğu için ölü,
Mükemmeli arayan olarak diri,
İhtiyaç sahibi olduğu için eksik ve isteyen varlık olarak tamdır..."(*)
Yani ne olduğunuza bağlı...
Tamam, filozoflara göre insan bir “hayvan” ama her filozofun kafasındaki hayvan başka bir evrime sahip:
Kimi düşünür, kimi sorgular, kimi sever, kimi isyan eder...
Aristoteles, Politika adlı eserinde “İnsan politik bir hayvandır” der ve “logos”u yani söz, akıl yürütme, düşünme ve anlam verme yetisini onun ayırt edici özelliği olarak tanımlar. Yani insan sadece içgüdülerle değil, yüksek düşünceyle yaşayan bir varlıktır.(3)
Peki, biz o aklı ne yaptık?
Nietzsche'ye atfedilen “İnsan, düpedüz hayvandır” sözü, ironik üslubuyla içgüdü-bilinç ikiliğini sorgulatıyor, ki ona göre insan, “aşılması gereken bir varlık.” Üstinsana ulaşmadıkça hayvanlığında kalır, ki bu ifade, sokağın cehaletine de felsefi bir ayna tutar gibi…(4)
Ama temelde Aristoteles’in tanımı var:
“Akıl taşıyan hayvan.”
Soralım , bu akıl gerçekten insanı insan yapar mı, yoksa sadece taşınan bir yük müdür?
İşte bunu biraz irdeleyelim diyorum.
A-Bilgiyle Başlayan İnsan mı?
Konfüçyüs’e göre insan, öğrenme iradesiyle anlam kazanır ve bilgiyi edinmek kadar, onu hayata uygulamak da erdemdir, ki bu yüzden insan, “öğrenen bir hayvandır”.(5)
Thales ise düşüncenin kökenini doğada aramış ve “Kendini bil” öğüdüyle bilgiye yönelmiştir, ki ona göre insan ise “araştıran bir hayvandır”.(6)
Sofistler için hakikatten çok ikna önemlidir ve “Haklı olan değil, iyi konuşan kazanır.”, ki bu nedenle insan, “kazanan bir hayvandır”.(7)
Sokrates, hayatı sorgulayan bir sınav olarak görüyor ve “Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez.” diyor, ki bu yüzden insan, “sorgulayan bir hayvandır”.(8)
Platon, bilgiyi toplumla bütünleştirmiş ve ruhun erdemi, devletin düzeniyle mümkündür, ki insan, “toplumsal bir hayvandır”.(9)
Aristoteles’e göre insanı ayıran şey “logos”tur: yani söz, akıl, düşünce. Bu yüzden insan, “düşünen bir hayvandır”.
Bu başlıkta ayrıca Jean-Jacques Rousseau, Hannah Arendt, Lao Tzu, Farabi gibi düşünürlerin de izleri görülür.
B-Şüphe ve İtirazla Gelişen İnsan mı?
Septikler, bilgide mutlak güvenceye karşı çıkar, ki onlara göre insan, “şüpheci bir hayvandır”.(10)
Stoacılar, uyum ve sabır vurgusu yapar, ki insan, “her şeye alışan bir hayvandır”.(11)
Herakleitos’un değişim felsefesi içinde ise insan, “tartışan bir hayvandır”.(12)
John Locke, zihni boş levha gibi kabul ederek, deneyimle şekilleniriz ve bu yüzden insan, “deneyen bir hayvandır” diyor.(13)
John Dewey bir pragmatist ve insan faydayı arar, ki bu nedenle “çıkarını düşünen bir hayvandır” diyor.(14)
Immanuel Kant için aklı kullanma cesaretidir insanı insan yapan...O hâlde insan, “eleştiren bir hayvandır”.(15)
Descartes’a göre düşünmek var olmaktır, ama anlam dil ile oluşur. Dolayısıyla insan, “konuşan bir hayvandır”.(16)
Bu başlıkta ayrıca Michel Foucault, Judith Butler, Jacques Derrida, Max Horkheimer, Theodor Adorno, Albert Bandura, Jean Baudrillard gibi eleştirel ve yapısalcı düşünürlerin etkileri hissedilir.
C-Çelişkiyle Yüzleşen, Aşkla Direnen İnsan mı?
Hegel, tarihin akılla yürüdüğünü savunur ve ona göre insan, “sistematik bir hayvandır”.(17)
Gazali, akıl ve kalp çatışmasına dikkat çeker, ki bu yüzden insan, “tutarsız bir hayvandır”.(18)
Albert Camus için hayatın anlamsızlığına rağmen direnmek gerekir diyor, ki insan “itiraz eden bir hayvandır” diyor.(19)
Karl Popper, bilgiye ancak yanlışlayarak ulaşabileceğimizi söyler. Yani insan, “yalanlayan bir........
© Toplumsal
