menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CHP’ye tarihi çağrı: İklim Kanunu’na itiraz, sadece bir muhalefet görevi değil, bir varlık meselesidir

6 0
19.07.2025

Yarın dolacak olan süre, aslında ülkemiz adına bir kırılma noktası olabilir. Sessiz kalınırsa sadece bir yasa daha geçmeyecek. Türkiye'nin egemenlik hakları, küresel fonların ve onların gölge yapılarının insafına terk edilecek. Adına “İklim Kanunu” denilen bu metin, sandığımız kadar masum değil.

Evet, çevre krizleriyle mücadele önemli. Evet, doğanın korunması bir zorunluluktur. Ancak biz, 21. yüzyılda yaşadığımızı ve “çevrecilik” kisvesi altında yeni bir sömürgecilik modelinin inşa edildiğini de fark etmek zorundayız. İklim Kanunu tam da bu modelin Türkiye’ye uyarlanmış halidir.

Pandemi sürecinde hep birlikte gördük: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ulusal hükümetlerin yetkilerini nasıl elinden alabilecek güce sahip olduğunu kanıtladı. Aşı zorunlulukları, seyahat kısıtlamaları, kapanma emirleri... Hepsi merkezi bir küresel yapının direktifleriyle hayata geçti. Hükümetler kendi halklarına hesap vermek yerine DSÖ ve benzeri küresel yapılarla uyumlu olmayı tercih etti.

Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, gelişmekte olan ülkelere karbon emisyonu kotaları, yeşil sertifikalar ve zorunlu dönüşüm yükümlülükleri dayatıyor.........

© Toplumsal