menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bilinç, her dönemin en güçlü silahıdır

14 0
14.05.2025

Bugün yüz yıla yaklaşan bir cumhuriyetin çocukları olarak, yine aynı soruyla karşı karşıyayız: Bu vatan kimin? Ve bu milletin geleceği kimin elinde şekillenecek?

Tarih bize şunu defalarca gösterdi: Emperyalizm, yalnızca bir işgalci güç değil; aynı zamanda akıllara musallat olan, milletleri içten içe çürüten bir hastalıktır. Ve bu hastalık, özellikle bizim gibi çok katmanlı, çok derin, tarihi sorumlulukları olan büyük milletlerin yakasını kolay kolay bırakmaz.

Yüz yıl önce, bu coğrafyanın kaderini emperyalist haritacılar cetvelle çizmeye kalktı. Sykes-Picot'un karanlık masalarında, halklar ayrıştırıldı, sınırlar keyfi belirlendi, kardeşler birbirine düşman ilan edildi. Anadolu’da ise bu oyunu bozan bir irade vardı: Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve milletin ta kendisi. Kurtuluş Savaşı yalnızca bir askeri zafer değil, bir milletin kendi kaderini tayin hakkına sahip çıktığı, ruhunu kimseye kiralamayacağını haykırdığı bir dirilişti.

Bugün aynı irade yeniden sınanıyor. Ama artık savaşlar, sadece cephelerde değil, ekranlarda, sosyal medyada, sözde barış çağrılarında yürütülüyor. Savaşın silahı bazen kalem, bazen mikrofon, bazen de halkın vicdanını sömüren bir tiyatro oluyor. Ve işte bu noktada, PKK’nın kırk yıldır sahnelediği “silah bırakma” oyununu yeniden masaya yatırmak gerekiyor.

PKK, 1984’te Eruh ve Şemdinli saldırılarıyla başladığı kanlı serüvende binlerce askerimizi, polisimizi, sivili şehit etti. Yalnızca canlar değil, umutlar,........

© Toplumsal