Bilirim ki şairine sığınan şiirim sensin…
Bildiğim, seninle arafta kaldığımdır, çekildiğim darağacında seni ahir nefeste yaşadığımdır, bütün benliğimle sana söz olduğumdur, beni yakan cehennemi yazına da, beni donduran dayanılmaz karakışına da inat, sana bittim bir defa, yalnızlığımın tapınağı Fertûl, sen hem yokluğumsun, hem varlığımsın. Ne zaman dara düşsem, ne zaman kendime yetmez olsam, ne zaman beni içine çekmeye yeminli bir girdaba kapılsam sana gelirim, mahallemin edepsiz dedikodularını, dayanılmaz fiskoslarını umursamadan sana sığınırım, yüreğimle senin olurum, bilirim ki bitmeyen hüznümün deli dolu yazılmış destanım sensin, aşk şairine sığınmış en hoyrat şiirim sensin. Varla yokun, olanla olmayanın, geçmişle geleceğin hayat bulduğu güneşe durur, bir tarafıma hiç durmadan menzile at koşturan Medli süvarilerin geçişini hayal ettiğim Deşta Gewra’yı alırım, bir tarafıma da Zagroslu Rahip Gomata’nın büyük yenilgisinden bu yana bitmeyen kırılmalarıma, yıkımlarıma ağlayan firari savaşçıların sırtını verdiği, sonsuza kadar sığındığı güzelim Bêsrek dağını, bir de seni…
Başka hiçbir yerde görmediğim, hiçbir yerde duymadığım, bildiğim tüm dağların, ovaların sahibi kadim koçerlerin, evet bir de senin dışında hiç kimsenin bilmediğinden, bilemeyeceğinden emin olduğum, edebi tanrıçamın, aşkı bana can olmuş ilk kıblem, şimdi bana uzak, şimdi bana yabancı ilk yoldaşım Yazo’mun dediği gibi her nisan ayının on dördünden........
© Tigris Haber
