İçimizdeki Çöl: Yağmur Duasına Çıkacak Yüzümüz Kaldı mı?
Bir zamanlar gökyüzü kuruduğunda, toprak çatladığında insanlar toplanıp yağmur duasına çıkardı. Bu sadece bir ritüel değildi; kolektif bir tevazu, kadere boyun eğiş ve en önemlisi samimi bir yakarışın ifadesiydi. Eller göğe açılırken, yürekler de hakikate açılırdı. İnsan, kibrini değil aczini semaya sunardı. Bugün o duaya inanmıyor muyuz, yoksa o duayı hak edecek temiz bir vicdandan ve sağlam bir ahlaktan yoksun olduğumuzu mu biliyoruz? Ne yazık ki ikinci ihtimal daha yakın duruyor.
Modern insan, kendi elleriyle kendi ruhunu çöle çevirdi. Bir yanında kapitalizmin açgözlü canavarı, diğer yanında sekülerizmin soğuk ve yalnız dünyası… Sıkıştığı bu dar koridorda nefes alamayan insan, anlamını yitiriyor. Gökten yağmur bekliyoruz ama asıl kuraklığın kendi içimizdeki manevi çölleşmeden kaynaklandığını görmekten aciziz. İşte bu körlük, çağımızın en büyük trajedisi.
Kapitalizm: Ruhu Tüketen Makine
Kapitalizm, insana tarihin belki de en acımasız aldatmacasını sundu: “Tüket, çünkü sen tükettiğin kadar varsın.” Bu zehirli vaat, insanı bir “meta-insan”a dönüştürdü. Sistem önce bir eksiklik duygusu üretir, ardından bu eksikliği geçici şekilde dolduracak fakat asla iyileştirmeyecek sahte çözümler sunar. Sonsuz tüketim döngüsünde ruh, bedenden önce çöker. İnsan sürekli daha fazlasını ister ama hiçbir şeyle tatmin........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein