DEMOKRAT VE ADİL DURUŞ
Siyaset, doğası gereği mücadele, çatışma ve çıkarlar arenasıdır. Bu alanın aktörleri çoğu zaman oy kazanmak, iktidarı korumak ya da muhalefeti büyütmek adına insanî ve ahlakî değerleri ikinci plana atarlar. Oysa gerçek liderlik ve kalıcı siyaset; rüzgâr hangi yönden eserse essin, adalet terazisini elden bırakmamak ve insana dair duyarlılığı hiçbir şartta feda etmemekle mümkündür. Bu duruş, her dönemde kolay olmamış, ancak tarihte iz bırakmış şahsiyetler, tam da bu zor olanı başarabildikleri için hâlâ hatırlanmaktadırlar.
Bir siyasetçinin demokrat olması, yalnızca seçimleri meşru kabul etmesiyle sınırlı değildir. Asıl demokrasi, kendi sesini bastırmaya çalışanlara dahi söz hakkı tanımakta, muhaliflerini de insanlık onuruna yaraşır şekilde muameleyle karşılamaktadır. Bugün pek çok siyasi tartışmada bu erdemli tavra rastlamak zorlaşmış olsa da, bunun imkânsız olduğunu söylemek tarih ve vicdan karşısında haksızlık olur.
Tarihten Bir Ders: Aliya'nın Sessiz İsyanı
Bosna’nın bilge lideri Aliya İzzetbegoviç, Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde ve ardından gelen savaşta, hem kendi halkını korumaya çalıştı hem de savaşın acımasızlığına karşı ahlaki duruşunu kaybetmedi. Ülkesine saldıranlara karşı askeri direnişi örgütlerken, düşman askerlerine bile işkenceyi yasakladı. “Biz onlar gibi olamayız. Onlar gibi davranırsak, savaşı kaybederiz,” diyordu. Kazanmak uğruna değerlerinden vazgeçmedi. Aliya’nın........
© Tigris Haber
