ÇARÇIRA ÇİÇEĞİ
Farklı zamanlarda Suriye, Irak ve en son İran'ı gezme fırsatım oldu. İran hakkında edindiğim bazı izlenimleri kısaca paylaşmak isterim. Dünyanın her yerinde bu böyledir insanlar kendi yurdunda bir yabancıyı görünce ona içini daha rahat açarlar; çünkü ondan tehlike gelmeyeceğini ve o kişinin birazdan çekip gideceğini konuşulanların sır kalacağını düşünüp aynı zamanda çekilen sıkıntıların her yere ulaşılmasını yayılmasını isterler. İran da yaklaşık bir hafta kaldım az uykuyla sürekli dolaştım, bolca notlar aldım. Coğrafyası geniş bir devlet, ulaşımı çok ucuz olduğundan ticari taksilerle bir haftada ancak ülkenin dörtten birini gezme imkanım oldu. Bir başka zamanda ülkenin geri kalanını tamamlamak isterim. Birey olarak kendimi dışa dönük, sosyal yönü ağır basan biri olarak tanımlayabilirim. Mizacımın verdiği bu avantaja insanlarla çabucak iletişim kurup, samimi ve meraklı duygularla kısa sürede toplumda çok az değinilen tüm uc noktalara değinip pek çok konuda bilgi edindim. Öncelikle buranın ekonomisi yıllardır ambargo altında ve ekonomisi içler acısı, milli paraları olan tümenin değeri kuş kafası kadar küçülmüş ve destelerle dolaşmak zorunda kalıyorsun. Ekonomiden hiç anlamayan biri bile kurumuş Urmiye gölüne, İko samand, Peugeot 206 külüstürlere, kerpiçten yapılı eski evlere, hurda otobüslere bakması yeterlidir.
Bu ağır ekonomik şartlar altında çaresiz kalan halk adeta tümene secde, İslam Cumhuriyetinden nefret eder hale gelmiş. Ahlak polisi seni yakalamadığı sürece her şeyin oluruna bırakıldığı bir duruma itilmiş. Uyuşturucu, yolsuzluk, mafya, kır evlerinde gece âlemleri bilmem nerler. Yolsuzluk, adam kayırma o kadar fazla ki İsrail'e Amerika'ya karşı zerre miskal bir nefretleri yok ve bunu dert edecek zamanları da yok gibi, tek dertleri öncelikleri zalim diye tanımladığı kendi yönetimleridir. Bana göre ülke insanı aidiyet anlamında zihinsel olarak çoktan işgal edilmiş bile. Bu anlamda yönetime olan nefretleri yüzünden dış müdahaleye, saldırıya karşı milli birlikten son derece yoksun haldeler. Azeri ağzıyla pulum(para) menim özüme değil Hamas,'a, Husi'lere, Lübnan'a, Haşbi Şabi'ye kısacası askeri nizama oraya buraya harcanıyor diye sitemde bulunuyorlar. Bu konuda Azeri Şialar, Farslar, Beluclar, Sünni ve Zerdüşt Kürtler hepsi aynı şeyi düşünüyor.
İnsanoğlunun kötü bir damarı vardır, itilmiş kenara atılmış insan düze çıkmak için bir başkasının sırtına binmeye çalışır, zalimi eleştirirken bile zalimi aratmaz olur. Baskıcı rejimin altında nefes alamayan halk düze çıkmak için epey fırıldak, kurnaz yollara savrulmuş. Bundan dolayı gezi boyunca yolları, insanları, taksicileri, otelcileri, esnafı yabancıya karşı samimi değildirler, hatta güvensiz olduklarını belirtmek isterim. Belirsizlikler, korku iklimi, baskıcı........
© Tigris Haber
