menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ebedi barış ütopyası

15 1
09.07.2025

Mustafa Nesim SEVİNÇ

Ebedi barıştan söz etmek, bir pastaneye girip glütensiz, şekersiz, unsuz ama çikolatalı pasta istemeye benziyor: Teoride mümkün, pratikte ise ironik biçimde imkânsıza yakın. Kant’ın 1795’te kaleme aldığı Ebedi Barış Üzerine Felsefi Bir Deneme adlı eserine kulak verirsek, kalıcı barışın garantisinin artık sadece mezarlıklara emanet edildiğini söylemek herhalde abartı sayılmaz. Çünkü Kant’a göre insanlar tembellik, korku ve alışkanlıkla kendi iradelerini yöneticilere devrederken; yöneticiler ise ilginç bir şekilde felsefeye değil, ekonomi bültenlerine, güvenlik raporlarına ve hukuki istisnaların sonsuz esnekliğine kulak vermektedir.

Kant, barışı romantik bir hayal değil, uluslararası hukukun temeli olarak görüyordu. Ona göre cumhuriyetçi yönetimlerin yaygınlaşması, açık diplomasi ve güçlü bir uluslararası hukuk düzeni, savaşları tarih dışı bir davranış haline getirebilirdi. Ancak bugün bu fikirler, bazı devlet adamları tarafından yalnızca bir barış ödülü alma ihtimali doğduğunda hatırlanıyor. Gerçekçi olmak gerekirse, modern siyaset Kant’a değil, Realpolitik’in kurucusu sayılan Machiavelli’ye daha yakın duruyor. "Gerekirse yalan söyle, ama iyi bir basın danışmanın olsun" mealindeki anlayış, bir dönemin değil, hâlâ içinde yaşadığımız çağın ruhunu yansıtıyor. Bazı liderlerin barış çağrısı yaparken aynı anda silah fuarlarında poz vermesi, yalnızca ironik değil, artık trajikomik bir durum.

BM, Kant’ın hayalini taşıyan devasa bir yapı olarak kurulmuş olsa da,........

© Tigris Haber