YAZILIMIN İÇİNDEKİ İNSAN: KODLARIN GÖLGESİNDE KAYBOLMUŞ ÖZGÜRLÜK
1. Görünmeyen Kodlar
İnsan, doğasından, doğadan, yaşamın kendisinden ve evrensel enerjinin titreşimsel düzeninden koptuğunda, artık kendine ait olmaktan çıkar. Bu kopuşun bedeli, insanın bir “yazılım nesnesi”ne dönüşmesidir. Dışsal bir düzenin parçası gibi görünen ama özünde içsel bütünlüğü bozulan bir simgeye indirgenir. İnsan artık yaşayan değil, işleyen bir kod, yürütülen bir program, taklit eden bir sistemdir.
2. Mitolojik Kodlayıcılar: Enki ve İlk Yazılımlar
Her toplumun başlangıcında bir “öncü” figürü bulunur. Prometheus’un ateşi, Hermes’in sözleri, Enki’nin bilgeliği, Tanrıların emirleri… Bunlar sadece mit değil, zihne işlenmiş ilk yazılımlardır. İnsana “ne olduğu” değil, “ne olması gerektiği” öğretildi. Enki gibi figürler, bilgiyi sunarken bile bireyin içsel sezgisini gölgeleyen anlatıların taşıyıcısı oldular. Enki: zihnin ilk kodlayıcısı. İnsanlık daha yazıya bile geçmeden önce, bir yazılım çoktan yürürlüğe konmuştu. Adı: Enki.
3. İnançsal Yazılım: Kurtuluşun Kurgusu
Çoklu tanrılar ve peygamberler eliyle sunulan kutsal metinler, insanı kendinden uzaklaştırmanın bir başka kodlama biçimidir. Tanrıya ulaşmak, insan olmakla değil, “olması gereken” bir kimliğe bürünmekle mümkün kılındı. İyilik-kötülük, sevap-günah gibi ikilikler, sezgisel doğayı parçaladı. Her öğreti, bir diğerinin yazılımını silmeye çalışırken bireyin özü tamamen silikleşti.
4. Felsefi Kodlar: Düşünceyle Biçimlenen Programlar
Sokrates’ten Nietzsche’ye kadar birçok filozof insanı düşünceyle tanımladı. Ama düşünce bir kodlama aracıdır. Zihinle tanımlanan her varlık, bir algoritmanın içine sıkışır. “Düşünen insan” miti, varoluşun fark eden, titreşimsel bir bütünle uyumlanan yönünü bastırdı. Gerçek insan, düşünen değil, gören, duyan, fark eden ve bütünle titreşendir.
5. Bilimin Kodları: Nesnelliğin Yazılımı
Modern çağın yazılımı bilimdir. Newton’un evreni bir makineye dönüştürmesiyle başlayan süreç, insanı da ölçülebilir ve yönetilebilir bir........
© Tigris Haber
