menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖZGÜR EŞ YAŞAM -8-

13 8
friday

Doğal Toplumun İzinde: Cinsiyet, Bütünlük ve İnsanlık Hâli

Doğal toplum, kronolojik tarihin konusu değil; varoluşsal hafızanın taşıyıcısıdır. İnsanın kendini ve evrenle ilişkisini ilk kez duyumsadığı, yaşamın anlamla dokunduğu o ilk ontolojik zemindir. Bu toplumsallık biçiminde ayrım yoktur; ne sınıf ne iktidar ne de cinsiyet temelli bir hiyerarşi mevcuttur. İnsan, doğayla ve kendi içsel doğasıyla uyum hâlindedir. Var olmak, bu uyumun sorumluluğunu taşımak ve sürekliliğini sağlamak demektir. Kadın ve erkek ya da her birey, bu yapı içinde birbirini tamamlayan, varlığın bütününü oluşturan parçalar olarak bir aradadır. Yaşam, ayrılıktan değil, karşılıklı tanınmadan doğan bir akıştır.

Kadın: Yaşamı Taşıyan Bilgelik

Doğal toplumda kadının asli rolü bir hiyerarşinin değil, yaşamın özsel akışının ürünüdür. Kadın, doğurganlığıyla değil yalnızca; yaşamı büyütme, üretme ve koruma yeteneğiyle varlığın sürekliliğini kurar. Doğanın ritmiyle içsel bir bağ kurar; bu bağ sezgiye, sezgi zamanla bilgeliğe dönüşür. Bu bilgelik, kadını yalnızca bir toplumsal figür değil, yaşamın etik hafızası kılar. Erkek, bu bütünlüğün içinde tamamlayıcı bir role sahiptir.

Ancak uygarlık süreci, bu bilgelik taşıyıcılığını bastırarak, kadının ve erkeğin varoluşsal özünü........

© Tigris Haber