KENDİNE KARŞI UYANMAK: ZİHNİN İNŞA ETTİĞİ DÜNYADA KENDİNİ BULMAK
1. Giriş: Düşmanın İçselleştirilmesi
İnsanlık tarihi boyunca düşmanlar çoğu kez dışsal güçler olarak tanımlanmıştır: doğa, diğer insanlar, sistemler, ideolojiler… Fakat radikal bir birey, olağan algının dışına çıkarak şöyle der: “Bu yaşamda bir tek düşmanım var. O da benim.”
Bu ifade, yalnızca kişisel bir itiraf değil; aynı zamanda modern psikoloji, bilinç felsefesi ve sistem teorilerini fark edip aşan sarsıcı bir iç görüye işaret eder. Düşman, dışarıda değil içeridedir. Gerçekliği algılayan, yorumlayan ve ona tepki veren “zihin”, aynı zamanda o gerçekliğin şekillenmesinde belirleyici bir etmendir.
Bilişsel bilimler, insan zihninin gerçekliği olduğu gibi değil, “olduğu sanıldığı” biçimde inşa ettiğini gösterir. Duyusal veriler, sinirsel işlemlerden geçerken hem bireysel geçmiş, hem toplumsal normlar hem de evrimsel eğilimlerle filtrelenir.
Bu durumda “dünya yaşamı kötü, kirli, çelişki ve çatışmalarla dolu” önermesi, nesnel bir tanımlama olmaktan çok, öznel bir yansımadır. İnsan kendi içsel düzensizliğini, dış dünyaya yansıtır. Algıladığı dünya, zihinsel haritasının bir izdüşümüdür. Bu zihinsel harita çarpıksa, gerçeklik de çarpık görünür.
Psikanalitik teoride “yansıtma” (projeksyon), bireyin kabul edemediği yönlerini dış dünyaya atfetme eğilimidir. İçimizdeki karanlıkları dışımızdaki düşmanlarda görür, kendi parçalanmışlığımızı sistemin bozukluğunda okumaya meylederiz.
Bu çerçeveden bakıldığında, kişi kendine şu soruyu sormalıdır: “Bu dünyayı kim bu hale getirdi?”Ve dürüst yanıt: “Benim zihnim.”
Modern insanın en büyük yanılgılarından biri, dış koşulları değiştirmeden içsel huzuru yakalayabileceğine........
© Tigris Haber
