İNSAN OLMAK NEYİMİZE YETMİYOR?
İnsanın İnsan Olma Süreci
İnsanın insan olma süreci, sadece biyolojik bir gelişim değil, evrenin kendi varlığını anlamaya çalıştığı kozmik bir dans gibi değil midir? 14 milyar yıllık evrimsel yolculuk, bilincin ve farkındalığın bu noktaya gelmesi nasıl mümkün oldu? İnsan olmak, varoluşun en derin katmanlarında yankılanan bir titreşim değil mi? Bu sürecin doğruluğu ya da süresi üzerine inceleme yaparken, asıl önemli olanın, bu uzun yolculukta insanın taşıdığı anlam ve enerjiyi kavramak olduğunu belirtmek isterim. İnsan olmak, varoluşun sadece bir sonucu değil, aynı zamanda onun aktif yaratıcısıdır. Peki, bu yolculukta kendi bilincimizin ve farkımızın ağırlığını nasıl taşıyoruz? İnsan olmak ne kadar bir yük, ne kadar bir armağan?
Ancak bu süreç doğrusal değildir; sürekli kırılmalar, dönüşümler ve yeniden doğuşlarla doludur. İnsanın “insan” olması, sadece genetik kodun ya da kültürel birikimin ötesinde, bu karmaşık titreşimlerin, enerji hareketlerinin ve bilinç hallerinin iç içe geçtiği benzersiz bir oluş halidir. Bu evrim sürecini küçümsemek ya da sadece sayısal zamanla sınırlandırmak eksik kalır; çünkü insan olmak, evrenin kendi bilincini deneyimleme biçimidir ve bu, kapsayıcı bir süreçtir.
İnsanı İnsan Eden
Farkındalık, insanın içindeki yaratıcı kıvılcım gibidir. Ama bu kıvılcım, ne kadar sıklıkla parlıyor? Günlük yaşamda çoğumuz bu farkındalığı kaybeder, otomatikleşiriz. Fark etme edimi, bize hem özgürlük hem de sorumluluk verir; çünkü neyi fark ediyorsak, onu dönüştürme gücüne de sahibiz. Peki, kendimizi ne kadar fark edebiliyoruz? Bu farkındalığı sürekli canlı tutmak mümkün mü? Farkındalık küçük anlarda, nefes alışımızda, basit bir hareketimizde bile gizlidir; onları bilinçle yaşamak bizi yeniden doğurur. İnsan, bu dikkatle sadece kendini değil, dünyayı da değiştirme potansiyeline sahiptir.
Fark etmek ne demektir? Sadece etrafımızdaki dünyayı algılamak mı, yoksa kendi içimizdeki karmaşayı, düşünceleri ve hisleri gözlemlemek mi? Fark etmenin farkına varmak, yani bilincimizin bilinci olmak, insan olmanın en büyük yaratıcılığı ve aynı zamanda en derin sınavı değil midir? Kendi farkındalığımızı sorguladığımızda, bu bilinç katmanları arasında nasıl geçişler yaşıyoruz? Kendi içsel gözlemcimiz olmak, bizi özgür kılar mı yoksa daha da mı hapseder? Bence insan, kendi bilincinin hem yaratıcısı hem de tutsakçısıdır; bu yüzden fark etme hali hem bir özgürlük hem de bir sınırdır. İnsan bu çifte yönlü dansı ne kadar kabul edip benimserse, gerçek insanlığına o kadar yaklaşır.
Farklılığın Değeri
Farklılık evrenin özünde yatan bir yasadır; her canlı kendine özgü bir titreşime sahiptir. Ama biz insan olarak, bu........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon