menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Narin cinayetinde cezalar onandı: Mahkeme başkanından şerh

15 0
27.05.2025

Ersin Eroğlu

Narin Güran cinayeti davasında cezalar onandı. Anne amca ve ağabey müebbet hapis cezası almıştı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Narin Güran davasında oy çokluğuyla karar vererek, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararı onadı. Karara Mahkeme Başkanı onama kararına şerh koydu.

İşte Mahkeme Başkanının düştüğü şerh metninin tamamı:

Muhalefet Şerhi:

Yukarıda açıklandığı şekilde gerçekleştiği iddia ve kabul edilen olayda; her bir sanığın hukuki durumlarının tespiti bakımından kast, iştirak, ihmal suretiyle kasten öldürme eylemlerine ilişkin Yargıtay 1.Ceza Dairesi ve Ceza Genel Kurulunun kararları kapsamında açıklama yapılması gereği hasıl olmuştur. Kasten öldürme suçu; "Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde 5237 sayılı TCK m.81'de ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli halleri TCK m.82'de düzenlenmiştir.

Kasten öldürme suçu, mağduru öldürülen insan olan neticeli bir zarar suçudur. Ölüm neticesini meydana getirmeye elverişli herhangi bir hareketle suçun işlenmesi mümkündür. Bu suçla korunan hukuki yarar kişinin "yaşama hakkı"dır. Suçun manevi unsuru ise genel kasttır, saik aranmaz.

Suçun işlenmesinde manevi unsur; kast ya da taksir şeklinde tezahür etmek zorundadır. Kast, "doğrudan kast" ve "olası kast" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan kast, failin hareketinin kanuni tipik neticeyi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir.

Kural olarak suç ancak kastla işlenebilir. Ancak kanunda açıkça gösterilen hallerde suçlar "taksir" ile de işlenebilmektedir.

Suç işleme kararı, fiilin icrasından önce olabileceği gibi suçun işlendiği sırada da alınabilir. Kast insanların iç dünyasıyla ilgili olup ancak olay öncesi, sırası ve sonrasında dışa yansıyan davranışlarla belirlenebilecektir.

TCK uyarınca suça iştirak, faillik ve şeriklik ayrımı nazarında ortaya koyulmuştur. Azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içerisinde değerlendirilmiştir. TCK m. 37 kapsamında suçu kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerin her biri fail (müşterek fail) olarak sorumlu olacak, suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail (dolaylı fail) olarak sorumlu tutulacaktır.

Müşterek faillikten bahsedebilmek için failler arasında birlikte suç işleme kararının bulunması ve suçun işlenmesinde birlikte hakimiyetin kurulması zorunludur. Zaten birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının, suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her bir müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.

Suçlar maddi unsurları itibariyle, kanunun işlenmesini yasak ettiği fiillerin aktif, müspet bir hareketin icrası suretiyle (icraî), kanunun icrasını emrettiği filleri işlememek suretiyle pasif bir hareketle (İhmali) ve ayrıca icraî nitelik taşıyan bir hareketle ihlal edilebilecek bir suç tipinin ihmalî bir hareketle ihlal edilmesi suretiyle (ihmal suretiyle icra) şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Kasten öldürme suçunu gerçekleştirmeye yönelik hareket icrai olabileceği gibi, ihmali de olabilir.

Neticeyi önleme yükümlülüğü, bazı durumlarda koruma ve gözetim yükümlülüğüne dayanmaktadır. Bu yükümlülüğün kaynağı önce kanundur. Kişilere belli durumlarda belli bir yönde icrai davranışta bulunma konusunda kanunla yükümlülük yüklenmektedir.

Velayet ilişkisinin gereği olarak ana ve babanın çocukları üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, başlı başına bir haksızlık ifade etmektedir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 185, 322, 324, 327, 339, 346, 368 ve 258. maddelerinde anne ve babaya, çocukların vücuduna ve hayatına yönelik tehlikeler karşısında koruma yükümlülüğü yüklenmektedir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu m. 364 uyarınca “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Her ne kadar maddede altsoy ve üstsoy ile kardeşlerin birbirlerine karşı maddi yardım mükellefiyetlerinden söz edilse de; altsoy, üstsoy ve kardeşlere birbirlerinin yoksulluğa düşmelerini engelleme yükümlülüğü getiren kanunkoyucunun, onları birbirlerinin ölmesine engel olma yükümünden muaf tuttuğu söylenemeyecektir.

Bu itibarla Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, anne Yüksel ve abi Enes'in, 8 yaşındaki Narin'in hayatını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında bulunan garantör konumunda olduklarında şüphe bulunmamaktadır.

İhmal suretiyle adam öldürme suçunun gerçekleşmiş sayılabilmesi için genel kast yeterli olup, failin ihmali davranışı hangi saik ile gerçekleştirdiğinin bir önemi bulunmamaktadır.

TCK m.83'deki suçun oluşabilmesi için, başkasının hayatını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında bulunan garantör konumunda olan anne (Yüksel) ve kardeşin (Enes), korumak ve gözetmekle yükümlü oldukları hayatın sona erme tehlikesi ortaya çıkmasına rağmen, hayatın korunması açısından yapılması gereken icraî davranışları gerçekleştirmemeleri gereklidir.

İhmal suretiyle icra suçlarında, failin neticeye neden olan pozitif, aktif bir hareketinden söz etmek mümkün değildir. Burada neticeden sorumluluğun nedenini müdahale eksikliğinde aramak gerekir. Failin hareket etme yükümlülüğüne uymaması kanunun suç olarak düzenlediği neticenin meydana gelmesine etken olmaktadır. Böylece, sonucu önleme yükümlülüğü bulunan ihmali suçlarda, hem icra hem de ihmal kusurunun mevcut olduğu söylenebilir.

Masumiyet karinesi, şüpheden sanık yararlanır ilkesi:

Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Delilden sanığa gitme ilkesi:

Maddi gerçeği arayan ceza muhakemesinde “delil serbestliği ilkesi” (vicdani delil sistemi) kabul edilmiştir. Her şeyin her şeyle ispatlanabilmesi şeklinde de tanımlanan bu ilkeye göre, akla uygun (rasyonel), olayla ilgili (temsil edici) ve hukuka uygun elde edilmiş olmak kaydıyla, yargılama konusu olayla ilgili olarak hakimin vicdani kanaatinin oluşumuna elverişli her şey delil olabilecek, diğer ifadeyle, ceza muhakemesinde nelerin delil olabileceği ve delil diye ortaya konulanların delil olabilme (ispat) değeri hakim tarafından serbestçe takdir ve tayin edilebilecektir.

Bu husus, 5271 sayılı CMK m. 217'de; “(1)… deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” şeklinde açıkça ifade edilmiştir. Vicdani delil sistemi tabiri ile ifade edilmek istenen, hem delil serbestliği, hem de delillerin değerlendirilmesi serbestliğidir.

Ancak, Hakimin delillerin değerlendirilmesindeki bu özgürlüğü, keyfilik anlamına gelmemektedir. Delillerin; akla, mantığa ve bilimsel kurallara uygun olarak değerlendirilerek yorumlanması ve gerekçede gösterilmesi zorunludur.

Delilden sanığa gitme ilkesi kapsamında, Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde iyileştirilmesinin mümkün olması halinde sanıkların hukuki durumları ve suçlarının niteliği değerlendirildiğinde;

Narin'in okul kamerasında görüldüğü güncel saate göre, 15:11 ila Nevzat'ın, Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresine götürürken Mehmet Sait Tek'e ait çiftlik kamerasının görüşüne girdiği 15:41 zaman aralığı içerisinde katledildiği sabit olmakla, dosyadaki mevcut delillerin bu zaman aralığı içerisinde kronolojik olarak ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

Narin'in, 15:11'den itibaren okul karşısındaki yol ayrımından patika yamaca doğru yürüyerek yaklaşık 2-3 dakikada tırmanarak evine ulaşması için geçen süre ile Nevzat'ın oluşa ilişkin çelişkili savunmaları uyarınca, Narin'in cansız bedenini alması için geçen süre, önce çuvala ve ardından arabasına koyması, Mehmet Sait Tek'in çiftlik kamera açısına kadar araç ile ulaşacağı süre de gözetildiğinde, yaklaşık 15 dakikalık bir zaman içerisinde öldürüldüğü anlaşılmaktadır.

Nevzat'ın kırmızı renkli aracıyla 15:41 sıralarında Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresine götürürken somut kesin maddi delil niteliği taşıyan Mehmet Sait Tek'e ait çiftlik kamerasının görüş açısına girdiği sabittir.

Buna göre, Mehmet Sait Tek'in çiftlik kamerasının görüş alanındaki yol üzerinde Nevzat'ın aracının görüldüğü 15:41'den geriye doğru savunma ve baz raporundaki tespitler çerçevesinde olayı ve oluşu değerlendirdiğimizde, Nevzat'ın saat 15:35'e kadar Arif'in evinde bulunmaya devam ettiği, 15:40 sıralarında okul civarına yakın olduğunun baz raporunda belirtildiği, Salim'in ise, saat 15:22 ile 15:26 saatleri arasında Arif GÜRAN’ın ikametinde mutfak karşısında bulunan boş oda tabir edilen yerde olduğu, saat 15:32 sıralarına kadar Arif GÜRAN’ın evinin içerisi ve diğer odalarda evin içerisinde hareketli bulunmaya devam ettiği, saat 15:36 sıralarında ahırın arka kısmına geçiş yaptığı, daha sonra Arif GÜRAN'ın ikametine girdiği, ikamette bulunduğu, saat 15:41'de ahırın arka kısmına tekrar geçtiği, saat 15:42'de ikameti ile Arif GÜRAN’ın ikameti arasındaki yolda olduğu, şeklinde belirtilmiş olduğu gözetilmekle, daraltılmış baz raporuna göre, Salim'in 15:22 ila 15:32 arasında Arif'in evinin içinde mutfak ve boş odada olduğunun, 15:36 sıralarında ahırın arka kısmına geçiş yaptığının, 15:42'de ikameti ile Arif'in ikameti arasında olduğunun tespit edilmesi karşısında, daraltılmış baz raporuna itibar edildiğinde; Arif'in ahırının bulunduğu tepelik yerin alt tarafında yamaca yaslanmış vaziyette evi bulunan Nevzat'ı, Salim'in çağırabilmesi için tepenin başına kadar gitmesi gerektiği ve en erken saat 15:36'da seslenerek yanına çağırabileceği anlaşılmaktadır.

Çağrıya uyan Nevzat'ın patika yoldan yamacı tırmanarak yaklaşık 100 m uzaklıktaki Arif'in evine geleceği süre, evin içerisine girmesi, Salim'in, Narin'in cansız bedenini ev içerisinde Nevzat'a göstermesi, gidip battaniye getirerek battaniyeye sarması, arada geçen konuşmalar sonrasında Nevzat'ın, Narin'in cansız bedenini battaniyeye sarılı olduğu halde kucağına alıp yamaçtan aşağı inerek ahırına götürmesi, ahırda çuvala koyması, ardından arabasına götürüp koyduğu sırada (Nevzat'ın savunmasına göre, bu esnada Salim aracıyla gelerek battaniyeyi aldığı, ancak daraltılmış baz raporuna göre 15:42'de Salim kendi evi ile Arif'in evi arasındaki yol üzerinde olduğu) ve ardından aracıyla Eğertutmaz Deresine doğru harekete geçerek Mehmet Sait Tek'in çiftlik kamera açısına gireceği 15:41'e kadar geçecek süreler de nazara alındığında, sübut delili bakımından İlk derece mahkemesince oluş ve kabule ilişkin değerlendirmeler de gözetilerek, daraltılmış baz raporu ile kesin maddi delil niteliği taşıyan Mehmet Sait Tek'e ait çiftlik kamera görüntüsü ve oluşa ilişkin Nevzat'ın savunmaları arasında çelişkiler bulunduğu, somut olayın işlenişine ilişkin kesin maddi delil niteliği taşıyan orjinal kamera kaydında olduğu gibi daraltılmış baz raporuna, kesin maddi bir delil niteliği verilip verilemeyeceğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde, maddi deliller ile ilişkilendirilmek suretiyle somut olaya ilişkin oluş ve kabul açısından tartışılması gerektiği gözetilmemiştir.

Mahkemeye sunulan Daran-2 üs bölgesinin kamera görüntülerinin çözümüne ait Ulusal Kriminal raporunda; "...Arif'in evi ile ahır bölgesi arasında boşluk alanda görülen karartının Narin'e benzerlik gösterdiği ve ev ile ahır arasında insan hareketliliği olduğu, görüntülerin izlenmesi gerektiği..." tespiti yapılmıştır. Ulusal Kriminal raporunda, Narin'e benzer diye işaret edilen karartının, Narin'in, evine gidiş istikametindeki patika yoldan uzakta, ancak o yere çağrılması veya orada bulunan bir şeyin dikkatini çekmesi halinde gidebileceği ahır bölgesi civarında boş bir alan olduğu değerlendirilmektedir.

Sanık Nevzat müdafiinin istinaf aşamasında ibraz ettiği Prof.Labudde raporunda; Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde, piksele göre bir değerlendirme yapılarak "...Narin'in, okul kamerasından son görüldüğü andan itibaren piksel piksel takibi yapılarak patika yoldan tepedeki Arif'in evinin bulunduğu ağaçlık alanın önüne 1 dakika 37 saniyelik bir zaman diliminde geldiği ve silüet şekli de gösterilmek suretiyle Narin olabileceğine ilişkin bir tespitte bulunulduğu, bununla birlikte aynı ve devam eden zaman dilimi içerisinde de, ev ve ahır bölgesinde birden çok insan hareketliliğinin..." olduğunun ileri sürüldüğü görülmüş olup, Narin'e ilişkin muğlak, olabilir şeklindeki tespite rağmen, Nevzat'ın son savunmalarında belirttiği üzere, tam kameranın görüş açısındaki evlerinin yanındaki patika yoldan yamacı tırmanarak tepedeki Arif'in evine gittiğine ve buradan Narin'in cansız bedenini kucağına alarak tekrar evinin ahırına götürdüğüne, Salim'in tepeden Nevzat'ı çağırdığına dair bir insan hareketi yakalanamamış olduğu da gözetilerek, her iki raporda yeterince iyileştirme yapılamamış olduğu ve Narin'e benzer karartı hususunda her iki rapor arasında çelişkiler mevcut olduğu görülmekle bu iki rapora istinaden karar verilmesinin ve kesin bir kanaate varılmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim.

Bununla birlikte, Prof.Labudde (Almanya) ve Ulusal Krimaninal'in Daran-2 üs bölgesine ait kamera çözümüne ilişkin raporları, katılan Arif, sanıklar Salim, Yüksel ve Enes ile müdafiilerinin kovuşturma ve istinaf sürecindeki, "Narin'in patika yol üzerinde tepeyi tırmandığı sırada, Gazal ve Nevzat'ın beyanı ile o anlarda patika yola yaklaşık 20-30 m. uzaklıkta bahçesindeki ağaçlarını sulamakta olduğu anlaşılan Nevzat'ın, Narin'e müdahale ederek tepeyi çıkmasına engel olmak suretiyle evine gitmesine izin vermeyerek Narin'i sağ iken alıp götürerek öldürdüğüne," ilişkin iddiaları, suça konu olayın çözümüne ilişkin katılan Arif'in, ısrarla Daran-2 üs bölgesi kamera görüntülerinin izlenmesi gerektiği yönündeki anlatımları, Nevzat'ın, 21.09.2024 savcılık ve kovuşturma aşamasındaki savunmalarında belirttiği üzere, Daran-2 üs kamera görüş açısına giren, "...Arif'in ahırının ilerisinden tepelik yerden Salim'in kendisine seslenerek seninle işim var diyerek gelmesini istediği, çağrı üzerine, evinin yanındaki yamaçtaki patika yoldan yürüyerek Arif'in evine gittiği ve ev içerisinden battaniyeye sarılı vaziyette Narin'in cansız bedenini alarak tekrar geldiği patika yoldan evinin ahırına giderek burada önce çuvala ve ardından arabasına koyduğu esnada başını çevirip baktığında, evlerine bakan istikametteki tepenin üzerinde iki eliyle yüzünü tutarak Yüksel'in ağladığını gördüğü..." şeklindeki savunmaları birlikte nazara alındığında, olayın başlangıcından bitimine kadar sabit kamera ile olay yerini görüntüleyen Daran-2 üs bölgesinin kamera görüntüsü üzerinde yaptırılacak inceleme neticesinde, Narin'e göre, daha net kamera görüş açısında bulunan Nevzat'ın evinin yakınındaki patika yoldan yamacı tırmanarak tepe üzerindeki Arif'in ahır ve evinin olduğu bölgeye çıkıp çıkmadığı, Narin'in cansız bedenini Arif'in evinin içinden kucağına alarak tekrar ahırına götürüp götürmediği, Salim'in Nevzat'ın evinin üst tarafında bulunan tepelik yerden Nevzat'a seslenip seslenmediği hususlarında, özellikle Nevzat'ın savunmasının doğruluğu ve bu kapsamda Yüksel ve Enes'in eylemlerinin sübutu ve niteliği bakımından, Nevzat'ın hareketlerinin tereddüte mahal bırakmayacak ve denetime imkan verecek şekilde çözümünün yaptırılmasında zorunluluk bulunmaktadır.

Bu itibarla denetime, karar vermeye ve bir kanaate varmaya yeterli olmayan, tali nitelikte delil değeri bulunan Prof.Labudde ve Ulusal Kriminal'in görüntü çözümüne ilişkin raporları ile yukarıda açıklandığı üzere, oluş ve somut delillerle çelişen kesin maddi delil niteliği olmayan, ancak tali nitelikte olan ve başka delillerle desteklenmeye muhtaç daraltılmış baz raporuna dayanılarak ve Nevzat'ın aşamalardaki çelişkili savunmalarına itibar edilerek Nevzat hakkında, çocuğa yönelik kasten öldürme eyleminin sabit olmadığı kabulüyle eksik inceleme neticesinde suç delillerini gizleme suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olması hukuka aykırıdır.

Bu kapsamda, olay saatlerinde müşterek aile konutunda uyuyor olduklarını belirten sanıklar Yüksel ve Enes'in, Narin'in öldürülmesi eylemine iştirak edip etmediklerinin tespiti ve eylemlerinin niteliği bakımından, Narin'in öldürüldüğü yer olarak kabul edilen aile fertleri dışında yabancı birileri tarafından girilmesi mümkün olmayan Arif'in tek katlı evi ile ahır bölgesinde olay anına ilişkin özellikle 15:11 ila 15:35 arasındaki görüntülerde, silüet şeklinde dahi olsa özellikle Nevzat'ın hareketlerine dair tereddüte mahal bırakmayacak, denetime imkan verecek şekilde insan hareketliliğinin olup olmadığına dair Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntülerinin iyileştirilip iyileştirilememesi haline göre bir değerlendirme yapılması gerektiği ve bu kapsamda iyileştirilmesinin mümkün olması halinde sanıklar Yüksel ve Enes'in haklarındaki mevcut delil durumu da nazara alındığında, atılı suça ilişkin iştiraklerinin ne şekilde gerçekleştiğinin ve suç vasfının ne olması gerektiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Arif'in ev ve ahır bölgesinin konumu itibariyle tepenin uç kısmında kurulu olması nedeniyle aile fertleri dışında yabancı birileri tarafından girilmesinin mümkün olmadığı da gözetilerek, saat 15:11 ila 15:35 arasında Narin'in ev ve ahır bölgesi arasında katledilmiş olduğunun kabul edilmiş olması karşısında, bu zaman aralığında ev ve ahır bölgesinde silüet şeklinde dahi olsa insan olduğu hususunda şüpheye neden olmayacak şekilde birden çok insan hareketliliğinin, özellikle de Nevzat'ın yukarıda belirtildiği gibi hareketlerinin tespiti neticesinde, o anlarda Narin'e olmakta olana dair Yüksel ve Enes'in olay saatlerinde evlerinde uyumakta olduklarına, en son Kur'an kursu için evden ayrılmasından sonra bir daha Narin'i görmediklerine ilişkin savunmalarına itibar edilemeyecektir.

Açıklandığı üzere, Narin'in olay günü saat 15:11 ila 15:35 arasında öldürülmüş olduğunun sabit olması nedeniyle, sanık savunmaları, tanık anlatımları, kamera görüntüleri ve mevcut delil durumu, eylemin işleniş özellikleri birlikte nazara alındığında, olay öncesinde Narin'in öldürülme konusunda verilmiş bir suç kararının bulunduğu sabit değildir.

Müşterek faillikten bahsedebilmek için failler arasında birlikte suç işleme kararının bulunması ve suçun işlenmesinde birlikte hakimiyetin kurulması zorunlu olup, fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının, suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurularak her bir suç ortağının, öldürme eyleminin gerçekleştirilmesi üzerindeki somut fiilinin ve fonksiyonel katkısının ne olduğu somut olay bağlamında delillerle ilişkilendirilmek suretiyle gerekçede gösterilmesi gerekmektedir.

Vicdani delil sistemi kapsamında, hukuka uygun şekilde elde edilen her türlü delilin vicdani kanaatle, akla, mantığa ve bilimsel kurallara uygun olmak koşuluyla serbestçe takdir edileceği benimsenmiş olmakla, sanıklardan Yüksel'in kızı, Enes'in kardeşi, Salim'in yeğeni olan Narin ile faillerin olay günü normal günlük yaşamını idame ettirdikleri, Kur'an kursundan saat 15:14 sıralarında evine gelen Narin'i, yaklaşık 15 dakika içinde anne, abisi ve amcasının müşterek fail sıfatıyla bir araya gelmek suretiyle, öldürme eylemi üzerinde her birinin, 8 yaşındaki çocuğa yönelik direncini kırma, tutma, kaçışını engelleme, ağız ve burnunu kapatmak ve boynuna bası yapmak suretiyle boğma eylemlerini birlikte aynı anda, eylem üzerinde elbirliğiyle birlikte hakimiyet kurmak suretiyle gerçekleştirilmesi şeklinde somut, aktif ve ölüm neticesi üzerinde fonksiyonel katkıları bulunduğunun kabulü akla, mantığa ve hayatın olağan akışına uygun düşmediği kanaatindeyim.

Bununla birlikte, Gazal ile Hasan Kaya arasındaki telefon görüşme tutanağı üzerine bilgisine başvurulan Ali Rıza Güran'ın, "...sosyal medya ve TV'de, Nevzat ve ailesinin, Salim, Arif ve Hüseyin'in karısı arasında bir ilişki olduğu yönünde asılsız haberler çıkınca Hüseyin'in isteği üzerine Hasan Kaya'yı kendisinin telefonla arayarak görüşmek istediğini, Hüseyin Güran'ın evinin orada Hasan Kaya ile görüştüklerini, Hasan'a "...bunlara gidip söyleyeceksin, bizim namusumuz konusuna bir daha girmesinler, bu konuyu ortadan kaldırsınlar," şeklindeki beyanları, bölgenin ataerkil özellikleri itibariyle töre ve kan gütme saikiyle adam öldürme fiillerinin yoğun yaşanması da birlikte gözetildiğinde, "...Salim'in öldürme eyleminin asıl maksadının gizlenmesi için sanık Nevzat'a Yüksel ile ilişkisini gördüğü için maktul Narin'i öldürdüğü şeklindeki söylemlerin de diğer sanıklar tarafından birlikte kararlaştırıldığı ve bu şekilde asıl maksadı gizlemeye çalıştıkları..." şeklindeki kabul gerekçesi de, akla, mantığa ve hayatın olağan akışına, bölgenin ataerkil özellikli yapısına uygun düşmediği, Yüksel ve Salim'in ilişkisinin görülmesinden ve duyulmasından daha önemli Narin'in öldürülmesi için asıl maksadın ne olduğu hususunda deliller kapsamında bir kanaat belirtilmeyip, soyut varsayıma dayalı niyet okuması şeklinde varılan kanaat ve gerekçe hukuka aykırıdır.

Daran-2 üs bölgesine ait kamera görüntüleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi inceleme raporunda, ev ve ahır bölgesinde........

© Tele1