Yalnızlık Endüstrisi Hepimizi Delirtiyor
Hani yeni yetmelerin moda bir kavramı var ya gaslighting… Yani ruhsal taciz yani bile bile karşınızdaki kişiyi kendi akli meleklerinden sebep kuşkuya düşürme hali. Adım adım kendilik değerinden, görüntüsünden, sosyal çevresinden ve en çok da muhakemesinden yana şüpheye düşürerek kişinin aslında bir sadist ya da bir sistem tarafından yönetilir hale getirilmesi. Peki bunu kim kime neden yapar? Kadınlar erkekler, yöneticiler çalışanlar, kardeşler, erk sahipleri… Artık aklınıza kim gelirse. Alt mesaj hep aynıdır: Sanma ki sen güvendesin! Esas sen güvende olmadığın için yaşanıyor bunlar. Bak dünya ne kadar kötü, bak sen ne kadar aciz, güçsüz ve yetersizsiniz. Gelecek çok daha kötü olacak. Kaç, saklan daha da kapan. Daha da saklan, güçlü duvarların olsun. İçeriye ışık bile sızmasın ki insanlar senin içerde olduğunu unutsunlar.
Sanal dünyada fason aidiyet duygusu
Gaslighting en çok romantik ilişkiler için kullanılsa da gördüğünüz gibi hiç de öyle değil. Biz korkuyla dış dünyaya kapılarımızı kapatmayı pandemide deneyimledik. Neye benzediğini egemenler bize bir güzel öğretti. Ve kötüsü bu karanlığa hemencik alışanlar oldu. Ve dikkat ettiniz mi bu kişiler en çok da gençler oldu. İnternet üzerinden tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğine inanan ve teorik olarak da eksiksiz tüm arzunun tatmin edildiği mecralarla tanıştılar. Buna aşk da dahil cinsellik de… Nihayetinde fason aidiyet duygusu en az emek ve en az riskle giderilmiş oldu. Biz yetişkinler ne mi yaptık? Elimiz çenemizde........
© Tele1
