menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SARIGÖL ALAŞEHİR GEZİ NOTLARI: 2

8 0
09.11.2025

SARIGÖL ALAŞEHİR GEZİ NOTLARI.2

DERBENT TÜRKÜNÜN HİKÂYESİ


Olay 12 Şubat 1933 tarihinde, Denizli iline bağlı, bugün Buldan-Derbent Barajının bulunduğu "Derbent Deresi" denilen yerde geçer. Deve kervanı, Derbent denilen yerden geçerken tipiye yakalanır. Tipiden önünü göremeyen develer uçurumdan aşağı yuvarlanır. Musa, Veli ve Süleyman isimli kervancılar da develeri kurtarmak ve yola devam etmek için çabalarlar. Ancak çok soğuk hava ve tipi ile bitkin düşen kervancılar orada donarak hayatlarını kaybederler. Daha sonra Derbent köyünden Ayşe ve Fatma hanımlar, ölen kervancılara bu ağıdı yakarlar. Tamamı 15 kıtadan oluşur. İlkokulda okuduğum yıllarda Gördes Pazar yerinde kâğıda basılmış mani ya da ağıtları hem okuyan hem de 25 kuruşa satan insanlar olurdu.
Derbent deresine duman bürüdü
Yedi devesiyle Musa’m yürüdü
Musa’mın ciğeri mosmor oldu, çürüdü
Derbent dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
Derbent deresine çıvgınlar* esti
Elimi, kolumu poyrazlar kesti
Feleğin bizlere neyimiş kastı
Derbent Dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
*Çıvgın: Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur

ÇİFTÇİ NASIL KORUNUR VE CARGILL

Bir arkadaş anlatıyor. ABD’de çiftçilere devlet dönüm başı yıllık ürün (rekolte) ve fiyat garantisi veriyor. Yani bir çeşit sübvansiyon, destekleme. Çok zor bir şey değil diyor. O zaman bir yıl çok kazanıp ertesi yıl yıkılan çiftçi tablosu olmadığı için orada, ziraatı yol açtığı kaygılar olmuyor. Çiftçi ürün değiştirmiyor. Bunu siz düşünüyorsunuz da, devleti yöneten bürokrasi bilmiyor olamaz diyorum. Konu konuyu açıyor. Biliyor musunuz Türkiye’de tarım politikalarını ve hatta atanacak Tarım bakanlarının seçiminde bir ABD firması çok etkili oluyor. Biraz iddialı bir söz ama; hangisi diyorum; Cargill diyor. İyi bildiğim bir firma adı. Türkiye’ye 2001’de Kemal Derviş marifetiyle giren bir gıda devi. Bizi bir çeşit zehir olan (Pankreas kanserine yol açan) glikoz şurubu ile tanıştıran, yerli büyük gıda üreticisi ortaklarıyla beş adet nişasta bazlı şeker (glikoz şurubu) fabrikası kuran şirket. Yine yurdumuzda şeker fabrikalarının kapanmasını sağlamaya çalışan yapı. Pancar şekeri ortadan kalkarsa kendi zehirlerini kolayca ve ucuza satacaklar. Hastalanan halk için ise ilaçlar da yine aynı ülkeden.
Araştırdım: Türkiye'de toplam 33 adet pancar şekeri fabrikası faaliyet gösteriyor.
​Bu fabrikaların mülkiyet dağılımı şu şekildedir:
• ​15 tanesi devlete ait (Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'ye bağlı)
• ​12 tanesi özel sektöre ait
• ​6 tanesi ise pancar kooperatiflerine ait
Cargill özelleştirme yapılması konusunda etkili olduğu kanaati hakim ama özelleştirmede etkisi az olmuş. Özelleştirmeye 10 fabrika çıkıyor, 7'si satılıyor. Satılan 7 tane içinde de görebildiğim kadarıyla yabancı yok. Glikoz şurubu kotası da yüzde 2,5. Keşke sıfır olsa. Çünkü bir çeşit zehir.

TARİHİ ANIT ÇINAR VE DOLAY ÇEŞMESİ


Yolun ortalarına doğru, bir çeşme ve bir ulu çınar yanında duruyoruz. Çeşmenin yapımında kullanılan bir taşta -ben çeşmeyi yakından inceleyemedim, o yüzden de görmedim- buraya Heredot'un geldiğine dair bir yazı varmış. Dolay çeşmesine bu nedenle Heredot çeşmesi de deniyormuş. Ayrıca buraya Sir William Mitchel Ramsey (1851-1939) da uğramış. Bir kazıbilimci arkadaşım, kazıbilimcilerin birçoğu Hristiyan misyonerdir demişti. Bu da o örneklerden birisi. Çeşmede su var. Ulu anıt çınarın önünde resim çektiriyoruz. Burada Fahrettin bey burayı tanıtan bir video çekiyor.
ÜZÜM ALIM YERLERİ
Bazen bağ içinden bazen de toprak ama düz bir satıhta yürüyoruz. Üzümlere kimse el uzatmıyor. Sadece bazı yerlerde öyle güzel salkımlar vardı ki yaklaşıp resmini çektik ya da bazı arkadaşlar çöküp o manzaranın önünde resim çektirdiler. Toprak yollarda kasası çoğu sultani üzüm ile dolu traktörler yolumuzdan geçip, üzüm alım yerlerine doğru gidiyorlar.
Bağlar arasında Bahadır köyü yakınlarında bir üzüm alım merkezindeyiz. Merkez kavşak bir yerde, yanında üç katlı bir tarla evi, alt katı kahvehane, çaycısı bir bayan. Yanda üzüm dolumu için bekleyen büyük bir kamyon, yapay bir rampanın yanında. Traktörler önce kantarda tartılıp, ürünü buradan kamyonun kasasına döküyor. Parasını peşin alıp gidiyorlarmış. Dolan kamyon da bağlı olduğu alkol veya şarap fabrikasına. Şarabı tatlandırmak için renkli üzümlerin içine çok tatlı olan sultani üzümden de bir miktar ekleniyor diye söylediler. Üreticinin üzümleri tüccara ya kilo ile ya da tarlada götürü usul ile sattığı konuşuluyor. Ticari ilişkilerde Manisa’nın uzaklığı nedeniyle Denizli ile biraz daha fazla ilişkisi varmış Sarıgöl’ün. Genel anlamda birçok ilçe için durum benzerdir Manisa ilinde. Tarihi kimliği dolayısıyla il merkezidir ama ilin en batı ucunda yer alır.
İki sandalye bulup Hüseyin bey ile oturup çay varsa içelim diyoruz. İçerideki kadına söyledik ve bize kâğıt bardakta iki çay getirdi. Birazdan çaylar benden hocam deyip parasını vermeye gittiğinde, Hüseyin beyden para almamış kadın kahveci, ikramımız demiş. Ne güzel insanlar deyip, teşekkür ve dua ediyoruz. Hüseyin bey telefonundan adım sayma programını ayarlamış. 12 bin adım oldu diyor. Daha günün yarısındayız.
SARIGÖL KESİKLİ PİDESİ VE KADIN KOOPERATİFİ (MABEM)
Çok zaman kaybetmeden otobüse binip Sarıgöl merkezindeki önceden haberleşilen Pideci Ayhan’da Kesikli pide ve ayran yiyip içiyoruz. Ben öğlenleri yemediğim halde lezzeti merak ettiğim için akşam yemeği niyetine yiyoruz. Kesik, köyden geliyormuş. Beyaz renkte. Kesikli pidenin üzerine hafif yumurta da sürülmüş. Servis edilirken üzerine iri bir parça tereyağı eklenmiş. Bu arada eklemem lazım; bu tür lezzetleri Hüseyin Tuncay beyin tarifleri meşhur ve keyiflidir. Sadece pidecimiz aynı anda 46 müşteri görmemiş olacak ki bazı arkadaşlarımız fazla beklediler; muhtemelen yetiştirmekte zorlandılar. Garsonluk yapan gençler de biraz acemiydiler. Olsun dedik.
KESİK NEDİR
Kesik sütün kesilmesi sonucu oluşan peynir türü (lor veya çökelek)'tir. Nasıl elde edilir denirse:
​Sütü bir tencerede kaynatmaya başlayın. Kaynama devam ederken içine bir miktar limon suyu (veya sirke) dökün. Süt yavaş yavaş tortu (katı kısım) ve su (peynir altı suyu) olarak ikiye ayrılmaya başlayacaktır. Eğer ayrışma olmazsa, biraz daha limon suyu ekleyebilirsiniz. Oluşan tortuyu bir tülbent veya ince süzgeç yardımıyla süzün. Süzdüğünüz bu lor peynirini buzdolabında soğutarak tüketebilirsiniz, diye tarif efiyor kaynağım.
KURU ÜZÜMCÜ
Bu arada pidecinin tam karşısındaki küçük bir işyeri sahibi geldi ve iri uzun çekirdeksiz özel bir kuru üzüm ikram etti.........

© tarihistan.org