menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tek ayak üstünde durmak ya da gül kokusu...

9 19
27.06.2025

Sınıfa girdiğimde tahtanın önünde arkadaşımı görünce şaşırmıştım. Biraz sert biraz emir dolu çokça da memnuniyetsiz bir ‘gir!’ sesi gelmişti içeriden kapıyı vurunca. Sebebini hatırlamıyorum ama makul bir gerekçem vardı gecikme için. Zaten öğretmen benim olduğumu anlayınca bir şey sormadan sıramı işaret etmişti başıyla. Sonra da arkadaşıma dönmüş; ‘tahtaya ve duvara yaslanmadan bekleyeceksin tek ayak üstünde. Ben bitti deyinceye kadar orada kalacaksın’ demişti kararlı bir şekilde. Ayırdına varmıştım paçaları ıslanmıştı arkadaşın. Neden oradaydı? Bütün sınıf ona bakarken o da sınıfa bakıyordu. Daha doğrusu sol kolunu gözüne siper etmiş duygularını ya da utancını gizlemeye çalışıyordu. Hangi kabahat onu tahtanın önüne çekmiş ve tek ayak üstünde beklemek cezasına uğratmıştı. Sıra arkadaşıma soracak oldum, çekindim. Öğretmen gecikmeden sınıfı da uyarmakta gecikmedi, herkes önündeki sayfayı dikkatle okusun birazdan oradan konu işleyeceğiz. Arkadaşınıza bakmayın, kaş göz işareti yapmayın. Fısıltıyla konuşmayın.

Bir yandan sayfadaki ‘Isparta ve Güller’ yazısını okumaya çalışıyor diğer yandan kaçamak bakışlar atıyordum sınıf arkadaşımıza. ‘Isparta, Türkiye’nin gül cennetidir. Bu kokulu güllere başka yerde rastlanmaz. Binlerce aile gül yetiştirerek hayatını kazanır.’ Şu bizim bağda bahçede kendiliğinden boy atan ince ve dokunaklı dikenleri battı mı aman vermeyen fakat daha birkaç metre mesafeden baş döndüren kırmızı pembesi kokulu güllerden söz açıyordu kitap. Kenarda köşede kalmış güller şimdi sınıfın penceresinden içeri süzülüyor okuduğum sayfaya yayılıyordu. Hayal gücü metnin içinde ruh bulup kelimelere sarılıyordu, fakat, arkadaşımız........

© tarihistan.org