menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bağımsız insanın kayboluşu...

21 0
22.09.2025

Yalnızlık Tanrıya mahsus’ demiş eskiler. Bu sözle bir başınalığın, özgür kişiliğin yüceliğini dillendirmedikleri muhakkaktır. Hatta çoğunlukla istenilir şey değildir bağımsız kişilik. İnsanlar birbirine sokulmayı, dayanışmayı, paylaşmayı olmasa bile karşılıklı güvende olmayı arzularlar. Adına imece denilen geçmişten kalma zaruri iş kotarma yöntemi ise işin sonuçlarını paylaştıkça güzeldir. Fakat sonunda herkes evine çekilir hayatta, kapısını örter, bacasını tüttürür. Bugünün dünyasında metaforik görüntülerdir böylesi haller. Modern hayat bağımsızlık, bireysellik söylemi altında insanları daha birbirine mecbur kılar. Ortak kurallar artar, yaşama alışkanlıkları standartlaşır, devletin ve patronların gücü pekişir. Kitle dışarıdan renkli içeriden musikisiz hale gelir. Onu bu döngüden kurtaran, kurtaracak olan sanat ve sanatçıdır. Her bir alandaki sanatçı kişilik mizacının da gücüyle kendi yaratımlarının etrafında öznel bir alan yaratır. Sanat ve sanatçı çeşitliliğine göre kitle tercihlerini yapar böylece sıkıştığı yerden ruhen ferahlığa çıkar. Gelişmişliğin ölçüsü para değil onun yarattığı kültürel değerlerdir.

Modern kent, değişimin ve gelişimin odağıdır. Modern sanatçının, düşünürün de elbette tarihi, bağımsız insanın kayboluşunu önlemenin adıdır. Bu bağlamda özellikle 1950 sonrası toplumsal ve siyasal dinamiklerimizin değişim ve dönüşüm eksenine bağlı kalarak, devletle irtibatlı olsa bile onun aklıyla bir olmayan, sermaye ile doğrudan ve dolaylı münasebet taşısa dahi onun yedeğine düşmeyen bağımsız kişilikler gün yüzüne çıkar bizde. Düşünce iklimi sağ, sol, liberal, muhafazakar olsun fark etmez geçmişten devralınan kimi yöntemlerle dergiler, gazeteler çıkarılır, konuşmalar, buluşmalar tertip........

© tarihistan.org