menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Unutulanları unutmayın!

29 15
30.04.2024

Diğer

30 Nisan 2024

Yürüyordum. Göçebe ruhumun mahallerimden birinde.

Karşıdan ara sıra köpeğini gezdirirken de gördüğüm "yaşlıca" bir adam geliyordu.

Elinde telefon, karşısındakine dedi ki:

"Alzmayır hastasıydı. 70 yaşındaydı. Ölmüş."

O gelip geçene kadar duyduğum bu kadar.

İçim acıdı. Bilmem siz ne düşünür, ne hissederdiniz o an?

Önümde beş genç yürüyordu. 25-30 arası diyeyim. Sırt çantaları vardı. En öndekinde yoktu ve o muhtemelen onları kalacakları yere götürüyordu.

Gençler de duydu telefonda konuşan adamı. Adam yanımızdan geçer geçmez, bana en yakın olan genç kız, en arkadaki yani, gülerek dedi ki, "Alzaymır ya, çok iyiymiş. Ben de artık Alzheimer demeyeceğim."

Bu ülkenin hoyratlıkları arasında bu pek mühim değildir mutlaka… Ama o anın mutlak hoyratlığıydı benim için.

Diğerleri de kıkır kıkır gülmeseydi, belki o kadar da ağır olmazdı o anın duygusu. Yalnız kaldı, derdim, o alaycılığında.

Belli bir yaştan itibaren, bazen çok erken bile, herkesin başına gelebilecek, birçoklarının zaten hayatında, yakınında veya bir kaybında ortaya çıkmış, belki kendilerinin de hayatında bir gün bir acıya sebep olacak merhametsiz bir hastalıkla ilgili küçücük bir telefon konuşmasını böyle anlamaları da merhametsiz geldi kısacası.

Üstelik belki başka bir ortamda, karşı karşıya otursak sohbet edebileceğimi varsaydığım görünüşe ve belki (olmasa bari) siyasi tercihlere sahip olabilecek, muhtemelen üniversiteli ya da çoktan mezun gençler!

Kaç kelime vardı ki arasından seçip etkilenecek?

70 yaş… hastalık… ölüm!

Bir de "Alzmayır."

Siz hangisini seçerdiniz; o an duymak, duyumsamak, anlık da olsa bir duyguya sahip olmak üzere?

Gündelik, sıradan, kendilerinin de belki iki dakika sonra unutacakları bir "kikirdeme" bende kaldı, size ulaştı şimdi. Demek ki içim gerçekten acımış. Yoksa hiç tanımadığım o gençlerin karakter analizine cüret edecek değilim. O anı elbette yargılıyorum lakin onları toptan yargılayamam. Hayatlarındaki nice güzel şeye, verdikleri aldıkları sevgilere de saygıyla.

Yine de… Dört kelime içinden, dört acı kelime içinden, hiç tanımadığımız birisi de olsa, hastalık ve ölümün, hatta artık erken sayılan bir ölümün kelimeleri arasından, üstelik belki de yıllarca acı çektirerek son bulmuş bir hayatın anlık tanıklığından seçimimiz "dalga geçecek bir telaffuz" mu olmalı?

Olmamalı, lütfen olmasın!

Çünkü hiç........

© T24


Get it on Google Play