Can Atalay’dan mektup… Can Atalay’a mektup…
Diğer
12 Temmuz 2025
Sevgili Can;
“Marmara Kapalı (9 Nolu) Cezaevi A-47”den mektubunu aldım. Neredeyse “Açık Cezaevi”ne dönüşmüş bir ülkede; aklı, fikri, vicdanı, insanî ve siyasi mücadelesi yüzünden “kapatılanlar” Can’ımızdır zaten.
Orada okuduğun kitaplardan biri için, “Edebi ve Edepsiz Beyoğlu” için mektubunun daha ilk paragrafında “Bayıldım” diye yazmışsın. Onur duydum, gurur duydum, elbette mutlu da oldum ama derin bir acı da duydum.
Duyduğum acı sadece “kapalı” tutulan bir Can’ımız için değil; 16-17 yaşımdan beri dertlerini dert edindiğim insanların, sonra da 45 yıldır gazetecilik anlayışımın odağı olan “ezilen, hırpalanan, bireysel ve toplu felaketlerden felaketlere sürüklenen insanlar”ın hayatını hayatı yapmış senin (ve başkalarının da) bu mücadelelerin bedelini hepimiz adına da ödemek zorunda kalmandandı. Binlerce binlerce insanın zaten hor görülen hayatı ve sesinin, sen ve senin gibilerin yüreği ve mücadelesinden kaçırılıp adeta “öksüz ve ıssız” bırakılmasındandı.
Böyle düşününce, şu da geliyor akla: “Dışarıdaki” milyonlarca insanı “açık cezaevi”nde tutabilmek için, sen ve senin gibilerin “kapalı” tutulması gerekiyordu. Yani “ceza” sizin üstünüze yürümüş ama onların hayatına vurmuştu esasen. Ölü madencilerden hayatları ve hayatiyetleri kurutulmak istenen köylülere, işçilere; direnmek, hayatlarına, haysiyetlerine, haklarına, topraklarına, aşlarına, evlatlarına sahip çıkmak isteyen ya da bunun yolunu bulamayan kim varsa işte.
Mektubun kitap üstüne, “A-47”de okuduğun “Edebi ve Edepsiz Beyoğlu” kitabıma dair. Ama ben onu tam öyle okuyamadım. Mektubunun her satırında, yüreğindeki “özgürlük” de “Kapalı”dan çıktı, “Açık”ta sardı........© T24
