menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Angst’ ülkesinde özgür seçim dansı!

39 4
30.03.2024

Diğer

30 Mart 2024

Önce kavramı mı açıklamalı, ülkeyi mi, seçimi mi? Dansa gerek yok sanırım!

Seçimden başlayayım:

Seçme ve seçilme özgürlüğü, bu yamuk demokrasilerin; yani en iyi halinde dahi özgürlüklerin ve hakların yine de kısıtlı olduğu, bu çirkin halinde ise neredeyse tamamen yok sayıldığı halimizin kötünün iyisi bir yanılsaması.

Sırayla gidersek; ailesini, adını soyadını, milliyetini, dinini, hayat şartlarını, genellikle eğitim-öğretim sürecini, müfredatı, askerlik gibi yükümlülükleri, hatta evlilik hayatını veya onun akışında olan biteni ve “sevdiği bir iş”i, rahat edeceği bir geliri, mutlu olabilmeyi “seçme özgürlüğü”nden mahrum bireyler birilerini seçiyor!

Bu tür seçimlerden mahrum milyonlarca çocuk ve seçme yaşına gelmiş genç; milyonlarca kadın; milyonlarca etnik-dini-inançsız topluluk; seçimleri yüzünden manen mahkum edilmiş milyonlarca genç kız, genç erkek ya da LGBTİ birey, seçimleri yüzünden fiilen mahkum olmuş, tehdit edilmiş, tahdit edilmiş, belki yok edilmiş binlerce insan!

Ve kimi daha kötüsü olmasın diye, kimi daha kötüsünden kurtulmak için seçim yaptığını düşünüyor.

Çok tuhaf bir çelişki sanki: Hayatınla ilgili, tabii herkese göre değişen, bazen az görünen bazen boğan “seçim yapamama, tabi olma, itaat etme, kabullenme, mecburiyet, hiç yoktanlık, razı olma, boyun eğme, bağlı kalma, alışkanlık, endişe, korku, farklı bir şey düşünememek, mümkün görmemek, değiştirmekten ürkmek yahut aklına bile getirememek bunu; kıpırdayamamak, çakılıp kalmak, bir ömrü tüketmek” gibi seçimsizlikler var.

Bir kısmı negatif seçimsizlikler: Kısıtlıyor, sınırlıyor, rehin ya da esir alıyor, diz ve akıl ve yürek çöktürüyor.

Bir kısmı pozitif seçimsizlikler: Paran yok yapamıyorsun, vaktin yok ulaşamıyorsun, fikrin yok düşünemiyorsun bile. Yani özgürsün diyorlar ama o özgürlüğü kullanamıyorsun. Ne insan haysiyetine yaraşır bir iş, ne sağlıklı bir konut, ne insani bir seyahat, tatil veya dinlenme, ne insanı besleyecek kültürel faaliyet.

Esasen seçimden ülkeye ve insanına geldik bile.

“Angst” Almanca veya İskandinav dilleri kökenli, tabii kurcalayınca Latinceye de uzanan bir kelime.

Bu dillerden olmayan nice düşünür dahi, bu kelime-kavrama sarılmış, en iyi o ifade ediyor diye.

Türkçede “korku ve endişe füzyonu” sayılabilecek “kaygı” ile karşılanıyor. Muhtemelen yetersiz. Çünkü içinde sadece “bir şey, bir durum, bir insan karşısında korku, endişe, kaygı” yok.

Bizatihi kendi halimizden, seçme özgürlüğü sandığımız şey ve anlardan, baş belası “yabancılaşma”dan gümbür gümbür gelen bir “angst.”

Kelimeyi kavramlaştıran ilk düşünüp taşınırlardan Kierkegaard, “seçme özgürlüğü”ne dair........

© T24


Get it on Google Play