Yas ve arzu arasında duygu salınmaları
Diğer
23 Temmuz 2025
Dijital çağda “yaşamak” sorunsalını tek başlık altıda anlayabilmek çok zor. Özellikle sosyal medyadaki görüntüde yansıyan ve temsil kazanan içsel savrulmaların kökenine inmek birçok düşünce disiplinini yardıma çağırmakla gerçekleşebilir; her çıkmaza bir yanıt bulmak elbette ki olası değil. Her geçen gün her şey daha da karmaşıklaşıyor ve ne sorunsal olan ne de yanıt olan hiçbir şey artık homojen bir nitelik yapısına sahip değil. Bu önceden de böyleydi ama şimdi karmaşanın katmanları ve etkenleri bir o kadar daha çoğaldı.
İnsanlar bir mutlu bir mutsuz, bir güleç bir somurtkan, bir hüzünlü bir neşeli, bir iyimser bir karamsar, bir umutlu bir umutsuz… Bu duygusal gelgitler herhangi bir nedensellik üzerinden açıklanabilir mi yoksa insan halinin en saf hali budur aslında… Ne yas arzunun önüne geçebilir ne de arzu yasın… Bu durum Freud’un “Eros ve Thanatos” ikircikliğini de hatırlatır. Şehvet ve ölüm kucak kucağadır… Bir yanımız ölü bir yanımız arzunun yüksek ateşine maruz.
Tüm bu çelişkili gibi görünen hallerin bir insanın zihninde ve psişik hallerinde bu kadar bariz bir şekilde okunur olması aslında duygusal bir dışavurumdan maada mantıksal bir izaha da dayandırılabilir. Mantıklı olan insanın tüm olumlu ya da olumsuz duygu hallerine sahip olabilecek bir yapıya sahip olması. Ne var ki bu içsel, doğal bir durum değil de hesaplı bir duygu gösterisi haline geldiği........
© T24
