menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sanatçı iktidar ve barış

14 6
09.06.2025

Diğer

09 Haziran 2025

Savaş ve barış, yaratıcılık ve yıkım gibi ölümü ve hayata tutunmayı içeren bu karşıt anlamlar Freud’un sözünü ettiği “Eros ve Thanados” (şehvet ve ölüm) düalizminin temel kavramlarıdırlar; hayat ikisinin toplamıdır. İnsanlığın medeniyet dediği şey aslında içinde barbarlığı da bir ilkel hafıza olarak barındıran, çelişkilerle dolu bir “güzeli arama” çabasıdır. Her “güzel”in ise yüceltilen bir arzu nesnesinde karşılık bulacak kendi biçimine sahip olması gerekirdi… Eski medeniyetlerden kalma ve hala üstesinden gelemediğimiz “iktidarlık” anlayışı işte böylesi çelişkisel bir yapıyı içeriyor: Ölümle elde edilen zaferler ve yaşama güzelleme yapan haz ve arzu nesnelerinin yüceltilmesi…

Kavimleşme sürecinde toplu kalmayı yücelikler üzerinden inşa eden insanlık -mutlak bir iktidar arayışına girdikten sonra- tanrılara ihtiyaç duyması kadim medeniyet sürecinin de başlangıcı oldu. Ne var ki her türlü yücelme arayışı kanlı olmak zorundaydı. Beşeri ya da ilahi kudrete adanan insanların yığınlarca birbirlerini katletmeleri ölüm makinesini canlı tutarken ölümsüzlük adına yapılan güzelliklerden de hiç geri kalınmadı. Tarih sonrası diye adlandırılan medeniyetler tarihi işte böyle bir insanlık tarihidir: Bir yandan savaşların vahşeti diğer yandan da yaratıcılığın zarafeti… Ama değişmeyen bir şey var o da geriye kalan her ne varsa güzellik adına yapılanlardır.

Yakın tarihimizde de durum farklı değil. İkinci Dünya savaşında pek çok sanatçı kendilerini en zor koşullarda buldu (işgal altında, toplama ve soykırım kamplarında). Ölüm, kalım meselesinin bu gerilimli koşullarında kendi iç barışlarına........

© T24