Sanat felsefeden kopuyor mu?
Diğer
27 Haziran 2025
Günümüz sanat ortamında sanatçı ve sanat eleştirmenlerinin veya küratörlerin felsefi tartışma yerine genelde kavram üzerinden bazı açılımlarla yetinen bir sanat dilini kullandıklarını görüyoruz. Bir yapıtı Felsefeyle temellendiren sanat yazarı ve sanatçı sayısı gittikçe azalıyor... Tarihsel sürece baktığımızda şu gelişen iletişim teknolojisi ortamında her bilgiye ulaşabilmek daha da kolaylaşmışken niye sanat ve felsefe ilişkisi bu kadar zayıflamış olabilir? Böyle bir ilişkiye neden gerek duyulmuyor?
Günümüz dijital çağında sanat üretimi ve tüketimi de “hız” odaklı hale geldi. Sosyal medyada birkaç saniyelik dikkat süreleriyle işler sergileniyor, “sanat eserleri” bir “gösteri nesnesi” olarak hızla dolaşıma giriyor. Felsefe ise yavaşlık, derinlik ve sabır isteyen bir düşünsel çaba gerektirir. Bu ikisi arasındaki gerilim, felsefenin sanat içindeki görünürlüğünü azaltıyor olabilir mi?
Sanatçı, küratör ve eleştirmenler genellikle yüzeyde dolaşan, hazır kavramları tekrar eden ve varoluşla ilgili felsefi derinlikten yoksun bir söylemi tercih ediyorlar. Bugün “kavramsal sanat” adı altında üretilen birçok iş, kavramı sadece bir etiket gibi kullanıyor. Oysa felsefe, kavramın sadece adını değil, doğasını ve içsel çelişkilerini sorgular. Sanat yapıtının dili sanatın felsefesi ekseninden uzaklaşarak nerdeyse sosyal bilimler alanına doğru bir yere kayıyor. Diğer yandan, sanat eğitimi giderek daha fazla akademik formlara indirgenirken, üretim süreci notlara, projelere, dosyalara sığdırılmaya çalışılıyor. Bu da sanatçının felsefeyle olan kişisel ve varoluşsal ilişkisini zayıflatıyor. Sanatçılar........
© T24
