menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kayıp kimlikler sahnesi: Sosyal medya (2)

12 8
05.07.2025

Diğer

05 Temmuz 2025

Sözünü ettiğimiz kimlik kaybı, aslında sistemin kendisini sürdürülebilir kılma mekanizmasına dönüşüyor. İnsanlar, Kabul görme ve onanma arzusuyla, bireysel özerkliklerinden ödün vererek kendilerini yeniden inşa ediyorlar. Ancak bu yeniden inşa, bir tür bağımlılığa yol açıyor: Toplumun normlarına, kapitalist sistemin beklentilerine ve hatta dijital platformların onay mekanizmalarına bağımlı hale gelme… Bu bağımlılık, kişiyi kendi içsel kimliğinden, özne olarak varoluşundan giderek daha fazla uzaklaştırıyor.

Sosyal medyada kurulan bu sahte gerçeklik üzerine kurulu kimlikler, aslında bir yüzey ve bu yüzeyin gerisinde sürekli bir arayış, bir tatminsizlik ve eksiklik hissi vardır. Kişi, dışarıya sunmaya çalıştığı o “ideal” kimliğin gerisinde, belki de çok daha fazla varoluşsal bir boşluk hissediyor. İçsel bir tatminsizlikle beslenen bu gösteriler, aslında insanın o gerçek kimliğinden giderek daha fazla uzaklaşmasına yol açıyor. Kanımca bu durum büyük bir çelişki oluşturuyor: Kişi gerçeklik arayışında, ancak kendisini sürekli bir gösteriye dönüştüren bu ortamda, gerçeği bulamıyor.

Bunun altında, sanırım bir tür güven arayışı yatıyor. İnsanlar, sosyal medyada oluşturdukları kimliklerle belirli bir kabul görmeyi, başkalarından onay almayı ve toplumsal bağlar kurmayı hedefliyorlar. Ama her onayla birlikte, bir şekilde kendi kimliklerinden daha da uzaklaşıyorlar. Burada çok belirgin bir ikilem var: Beni nasıl görürler (?) sorusu, ben kimim (?) sorusunu gölgeliyor. Bu durumda, aldatma bilinse de,........

© T24