menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Nostalji”nin günümüzdeki politik kültürel karşılığı

13 23
11.11.2025

Diğer

11 Kasım 2025

Çağdaş insanın benliğine, belleğine, mekânla kurduğu ilişkiye ve nihayetinde teknolojiyle şekillenen yeni kimliğine dair çok katmanlı meseleleri tartışırken kavramların da yeni anlam katmanları edindiğini göz ardı etmemek lazım. “Nostalji” kavramı üzerinden başlattığım bu sorgulama yalnızca bir sözcüğün semantik evrimiyle değil, aynı zamanda insanın zaman ve mekânla olan bağının değişimiyle de ilgili. Gerçekten de dijital çağ kavramları içeriksizleştirirken aynı anda yeni içeriklerle dolduruyor – ama çoğu zaman bu içerikler yüzeyde kalıyor.

Etimolojik olarak “nostos” (eve dönüş) ve “algos” (acı) sözcüklerinin birleşiminden oluşan “nostalji” ilk anlamında fiziki ve somut bir dönüş arzusunu anlatır: Eve, yuvaya, tanıdık olana, “ben”in kök saldığı yere duyulan bir özlem. Bu özlem, zamanla mekândan çok zamana yönelmiş bir hâl alır. Geçmişteki bir ana, çocukluğa, eski ilişkilere ya da toplumsal yaşam biçimlerine duyulan hasret.

Bugün nostalji çoğu zaman bir kaçış biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Dijital çağın hızından, sonsuz veri akışından, süreklilik arzusundan, sürekli güncel kalma zorunluluğundan kaçış. Bu bağlamda nostalji artık “eve dönüş” değil, veri yorgunluğundan kurtulma arzusu. Ama ev neresi? Eski anlamıyla ev aidiyet duygusunun mekânıydı. Şimdi ev, ekranın parladığı, Wi-Fi sinyalinin en güçlü olduğu yerdir. Yani nostaljideki “eve dönüş” arzusu bugün dijital aidiyetlerimizi sorgulama arzusu olabilir. Belki de dönmek istediğimiz yer; fiziksel bir yerden çok daha yavaş, daha dokunulur, daha gerçek olan bir yaşam formu.

Peki, bu durumda nereye dönüşün acısı söz konusudur? Muhtemelen daha az simülasyon içeren bir yaşama. Gerçeğin deneyimle hissedildiği, zamanın dijital saatle........

© T24