İzmir’in levanten köşkleri (5)
Diğer
16 Mart 2025
Intermezzo: İngiliz Levant Şirketi – 1. Bölüm
Bir açıklama
Bu yazı dizim, son haftalar içinde, İzmir’de halen yaşamlarını sürdüren bazı Levanten aileler mensupları ve bunların yanında kentte yerleşik bazı yazar, araştırmacı, tarihçi, tiyatro yönetmeni gibi kişilerle uzaktan da olsa tanışmama ve ilişkiler geliştirmeme yol açtı. Bu değerli insanlarla yazışmalarım ve telefon görüşmelerim bir takım yeni kaynaklara ulaşmamı sağlarken, yazılarımda bazı kopuklukların aydınlanmasına da hizmet etti. Bunun sonucunda Nisan ayı içinde eşimle yaşadığımız Bodrum’dan İzmir’e uzanmak, bu ilginç aydın insanlarla buluşmak ve henüz görmediğim bazı Levanten köşklerini ziyaret etmek niyeti ve imkânı doğdu. Bu nedenle birebir köşklerin anlatımına şimdilik ara vererek, sanırım iki yazıyı kapsayacak bir “intermezzo” yaratmaya karar verdim. Malum, eskilerde bir yazımda izah ettiğim gibi, “intermezzo”, 16-17. yüzyıl İtalyan sahne eserlerindeki perde aralarında seyircinin ilgisini sürdürmesini sağlamak amacıyla yer alan hikâye anlatımları ya da müzik icralarına denirdi (İngiliz sahne eserlerindeki “jigg”). Üstelik bir yazımda, “Sanırım İngiliz Levant Şirketinin tarihi hakkında da ayrı bir yazı kaleme almak gerekli olacak,” demiştim. Buyrun o zaman...
İster insanlar, ister topluluklar, kavimler, ister devletler arasındaki ilişkilerin “al-ver”, yani ticaret, yani ekonomi üzerine kurulu olduğunu, okuduğumuz Mülkiye’de öğrenmiştik. Kapitalizm, liberalizm, globalizm, sosyalizm, komünizm, faşizm, hiç farketmez, hangi sistemde olursa olsun. Konumuzun alanı olan Akdeniz’de ticarete 8. yüzyıldan beri hâkim olan Venedik ve Ceneviz Cumhuriyetlerinin zaman içinde zayıflamalarıyla devreye önce Fransa, ardından da onları çok kızdıracak olan İngiltere girecekti. Fakat özellikle 15. yüzyıl başlarından itibaren Akdeniz üzerinde ve kıyılarındaki topraklarda en büyük güç Osmanlılar olarak belirirken, bu aynı zamanda en büyük alış-veriş imkânını da beraberinde getirmişti. Sonuç olarak hem pazar hem hammadde kaynağı olan toprakların tamamı, bu yazı dizimizin başından beri andığımız “güneşin doğduğu topraklar”, yani “Levant” bölgesiydi ve Osmanlıların eline geçmişti.[1]
Akdeniz İngiltere’den uzak bir bölge. İngiliz tacirlerinin Akdeniz’de ticaret yapabilmeleri bölgede bazı noktalarda yerleşim yerlerine sahip olmalarını gerektirmekteydi. Gemilerinin bağlanabileceği, gerektiğinde bakımlarının yapılabileceği, oradan buradan aldıkları ya da İngiltere’den ihraç ettikleri malların geçici olarak depolanabileceği ve diğer gerekli hizmetler için ticari üslere ihtiyaçları vardı. Levant bölgesine başlangıçta Venedik ile bağlantıları sayesinde girebilen ve bu bölgede hızla büyüyen Osmanlı Devleti’ne ilişkin bilgileri Venediklilerden alan İngilizler, sözünü ettiğim ticari üslerden ilkini Sakız Adasında (Hios – Kios) kurmuşlardı. Hatta Kral VIII. Henry’nin 1513 yılında bir İtalyan’ı Sakız’a ilk İngiliz Konsolosu olarak tayin ettiği biliniyor. Zaman içinde bunu başka konsoloslar izleyecekti. Sakız’ı üs olarak kullanan İngiliz tacirler oradan Girit’e, Trablusşam’a, Suriye’ye ve bölgedeki diğer noktalara ulaşmaktaydı. Bunlar çeşitli deniz seferleriyle bölgeye geliyor, İngiliz kumaşlarını pazarlarken, misket ve diğer türde şaraplar, ipek, ham pamuk, halı, yağ, karabiber, tarçın ve diğer baharatları satın alıp İngiltere’ye götürmekteydi.
1550’li yılların başlarından itibaren bu ticari seferlerin azalmaya başladığı ve bir noktada tamamen durduğu görülüyor. Bunun nedenleri hakkında farklı tarihçiler tarafından Osmanlıların Preveze Savaşından itibaren (1538) Akdeniz üzerinde kurduğu hakimiyetten tutun da İngiltere’nin içindeki dini kargaşalıklar ve aynı zamanda hızla büyüyen........
© T24
