menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gezi’nin neresindeyiz?

19 16
06.06.2024

Diğer

06 Haziran 2024

11. yıldönümünde fikritakip gerektiren soruyazılardan birini Mine Söğüt yazdı: “Hepimiz Gezi'deydik… Peki şimdi neredeyiz?”

Soru gayet yerinde, ama yazı yer yer irkilticiydi. Özellikle şu cümlesi:

“Eğer biz Gezi'yi ısrarla bir başarı hikâyesi olarak okumakta ısrar eder ve Gezi romantizminin zehrini birbirimize şerbet gibi sunmayı sürdürürsek… Hiçbir şey ‘bizim istediğimiz gibi’ asla olamayacak ve her şey şu anda olduğu gibi ‘onların’ istediği gibi olmaya devam edecek.” (abç)

Gerçi biz Mine Söğüt’ün fantazmaya meyleden kurmacaların yazarı olduğunu biliyoruz. Örneğin, son romanı Başkalarının Tanrısı’nın başkişilerinden Efsun Abla, erkek tasallutuna karşı iki bacağını da dizlerinin altından kendi elleriyle kesmiş bir “sokak kadını” oluşuyla, “Güzel Ölümün Öyküsü”, “Jilet Sinan” ya da “Çöplüğün Generali” gibi izleksel ortağı sayılabilecek çağdaş kurmacalardan çok, ya da onlar kadar, Ömer Seyfettin’in “Diyet”indeki Koca Ali’yi de hatırlatır. Yukarıda andığım soruyazı da üslup açısından Mine S.’nin kurmacalarını çağrıştırıyor ama, sonuçta kurmaca değil, Çerniçevski’ye rahmet okutan bir düşünce yazısı. Şöyle sorular uyandırıyor:

Gezi’nin “biz”i kim? Ve bu biz gerçekten “Gezi'yi... Bir başarı hikâyesi olarak okumakta” ısrar mı ediyor? Yazara böyle genel bir ısrar izlenimini veren ne olabilir?

Bana kalırsa, Gezi konusunda başarı ısrarı varsa bile, en çok onun kadar “yenilgi” ısrarından da söz edildi, ediliyor. Hatta, Beckett’in sözü az tekrarlanmadı: “Yenildin. Yine yenil, bir daha yenil, daha güzel yenil.” Kişisel olarak, bu güzel kullanım dışında her iki terimi de yersiz buluyorum. Gezi’nin “başarı”, “başarısızlık” ya da “yenilgi” hikâyesi olarak okunabilecek türden bir hareketlilik olmadığı kanısındayım. 68 ne kadar başarı ya da yenilgiyse, Gezi de o kadar başarı ya da yenilgidir, yani böyle “olağandışı” hareketlilikler bu iki kavramla mantıklı bir bağlantı içinde düşünülemez, en azından ilk eldeki vargılar olarak.

Gezi’nin 68’den önceye ve sonraya giderek bulabileceğimiz başka türdeşleri de var. 1789, 1917 ve 1923 elbette değil, Gezi onlardan, “başarısız” olmasıyla farklılaşır. Buna karşılık Spartaküs, Paris Komünü, Black Panter, 68, Tiananmen, Seattle, #Occupy Gezi’nin mükemmel atalarıdır. Yine de dolaysız bir devamından söz edilebilecek, tekrarı mümkün “olay” ya da hareketler denemez onlara. Birbirlerini çağrıştırırlar ama, eşsizlikleri herhangi bir “aynen devam” ilişkisi içinde........

© T24


Get it on Google Play