Dışişleri’nin ruhu ve kurumsal kimliği üzerine
Diğer
02 Ağustos 2025
Erdoğan, geçen günlerde Gabon Cumhurbaşkanı’nı kabulünün ardından yapılan ortak basın toplantısında "Afrika'da 2002 yılında sadece 12 büyükelçiliğimiz bulunurken artık sayısı 38'e ulaştı" diyerek övündü. Ben de sosyal medya üzerinden bu yaklaşımı eleştirdim ve birkaç soru sordum.
İlgili bakan yardımcısından mutat veçhile laf ebeliğinden ibaret bir alınganlık mesajı dışında herhangi somut bir yanıt alamadım. Söylediğim, her ile üniversite açmak gibi bir hevesle her akla gelen başkente büyükelçilik açmanın dış politikamıza Cumhurbaşkanı’na konuşma notu olmak dışında bir katkısının bulunmadığıydı.
Ve kaldı ki bu büyükelçiliklerde misyon şefinin yanına yeterli sayıda meslek ve idari memurları atanamadığıydı. Aslında, bu Afrika örneği bugün ele almak istediğim genelde Dışişleri’nin kurumsal yapısı ve özel olarak da yürürlüğe giren Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Kariyer Memurlarının Görevde Yükselme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik konularını gayet iyi resmediyor.
Konu esasen teknik; bu teknik konuya benim yaklaşımım ise politik ve belki de 40 hizmet yılımı severek verdiğim bir kurumdan söz edeceğim için biraz romantik de olacak. Ana muhalefet ve ülkenin birinci partisi olsak da zaten bu rejimde yönetmeliğin maddelerini müzakere edecek değiliz. Dolayısıyla günü geldiğinde bunların hepsinin süratle düzeltileceğini taahhüt olarak burada kaydetmekle yetineyim.
Ayrıca, konu teknik ama politik ipuçları barındırıyor. Başka meslektaşlarımdan da yazanlar oldu: Çeyrek yüzyıla varacak sürede iktidarda da kalsalar İslamcıların hariciyeye garez, haset ve hınçları nedense dinmiyor.
Hariciye, onlar için laik cumhuriyette nefret ettikleri her özelliği temsil ediyor olmalı.
Dolayısıyla ele geçirilmesi bitmiyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri uyduruluyor. Giriş sınavları teste çevrilince, soru anahtarlarında FETÖ numaraları şüpheleri kaçınılmaz olarak yayılıyor. Mülakat komisyonlarında çoğunluk meslek dışından gelenlerde. İlgili bakan yardımcısı da insan kaynakları genel müdürü de dışarıdan atama.
Sonuç, Tel Aviv’deki 15 Temmuz gazisi kontenjanından alınma sübyancı geçici görevli rezaletinde görüleceği üzere ortada.
Dayatılan düzen liyakatin yerine sadakatin getirilmesi. Vasatın tasallutu. Meritokraside yarışma yerine mediyokritede eşitlenme. Biat, itaat, renksizleşmek. Bunlar özgün de değil. Zira herhangi bir tek adam rejimine bakarsanız bürokrasi açısından benzer sonuçları görürsünüz. Bu alanda hepimizin artık ezberlediği edebiyat eserleri de çok.
AKP İslamcılığının her konudaki yönetim biçimi takiyeye, daha düpedüz ifadeyle hileye dayanıyor. Dışişlerinde de önce pıtrak gibi misyon açılıp, personel gereksinimi ortaya çıkıyor. Bunu karşılamak için her yıl yüzer meslek memuru alınan çifter sınavlar açılıyor. Yetmiyor, başarı ortalaması da düşürülüyor. Sınavlar teste çevriliyor, komisyon yapısıyla oynanıyor.
Bundan sonra meslekte yükselmeye algoritma, puanlama gibi göstermelik yenilikler, hakkaniyet ve somut ölçüt kisvesiyle getiriliyor. O da kesmiyor, onuncu yıla denk gelen (askerlikteki kurmaylığa benzeyen) başkâtiplik sınavı yerine, her kademe için toplam yediye varan mülakatlar zinciri konuluyor. Bir yandan da akademik kariyer derece almak için teşvik........
© T24
