menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ümmet mi, millet mi: Türk milliyetçiliği yükseliş trendine mi girdi, CHP’nin yolu nereye?

38 1
20.08.2025

Diğer

20 Ağustos 2025

‘Anahtar kelimelerle’ yönetim tarzına sıkıştırıldı Türkiye. Gözaltı, tutuklama, dalga-yeni dalga, iddianame... Bir dönem askerlerin-komuta kademesinin adlarını ezbere bilirdi toplum. Sivil siyasetin üzerinde ‘Demokles’in kılıcıydı’ ordu. Bu dönemde savcılar, hakimler en tanınanlar. Canlı yayın araçlarının, gazetecilerin ‘transfer olduğu mekanlar’; genelkurmay karargahından, adliye önlerine-koridorlarına dönüştü. Adalet mekanizması hiçbir dönem tam bağımsız olmadı elbet ama son süreç hepsinden farklı. Türk’ü de Kürt’ü de Alevi’yi de Sünni’yi de hukuksuzluk karşısında eşitleyen dönem. O gün de bugün de demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünü savunanlar azınlık da olsa var elbet. Ama ne kadar seslerini duyurabiliyorlar o tartışmalı.

En az 14 yıldır toplumun değişik kesimlerine karşı girişilen yargı operasyonları, buradan elde edilen-edildiği düşünülen güçle ‘siyaset mühendisliği pratiği...’ Zamana, duruma, ihtiyaca göre değişen düşmanlar. İç düşman-dış düşman. Eldeki propaganda aygıtlarının (gücü-inandırıcılığı azalmış olsa da) yardımı ile kişileri itibarsızlaştırma çalışmaları. Elbet bazen de korkutma. Bırakın siyasetçileri, sıradan kişilerin bile kendilerinin hatta ailelerinin herhangi bir sebeple gözaltına alınabileceğini düşünmesi.

Uzun süre ‘Silivri soğuktur’, sonra ‘medeni ölü haline gelirsiniz’, şimdi ‘6 metrekarede yaşayamam’ cümlelerinin dolaşıma sokulması. Tek adam rejiminin; bakanları, kurumları hatta Meclis’i işlevsiz-anlamsız hale getirirken, siyaset üretiminde sıkışılan alanda dar bir ekiple memleketin derinleşen sorunlarına ‘çözüm arama’ çabası… Bazen geçici çözümler üretilmesi, bu üretilenlerin kısa vadeli nefes aldırırken orta vadede daha derin bir soruna dönüşmesi. Sonuçta her geçen gün yönetilmesi güçleşen bir düzen.

Böyle bir düzende muhalefette olmak. Bir yandan iktidarın ataklarına yanıt vermeye çalışırken öte yandan yeni bir dil-siyaset oluşturmaya çalışmak. Bu yazıda incelediğim dört anket ile siyasetçiden akademisyene konuştuğum bir grup ismin de yorumlarıyla görüşlerimi aktarmak istiyorum.

Önce CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mart sonrası Saraçhane ile başlayan, Türkiye’ye yayılan miting-eylemlerle CHP’nin kurumsal olarak savrulmasını-dağılmasını önledi. Başta partinin Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanan Ekrem İmamoğlu, Adana’dan Antalya’ya büyükşehir belediye başkanları, Şişli’den Esenyurt’a ilçe başkanları pek çok tutuklamalara karşı hem partiyi hem tabanı bir arada tutarak önemli bir başarı yakaladı. "Yaz aylarında siyaset soğur, yaşananlar-yaşatılanlar unutulur" diye düşünenlere karşı marttan bu yana memleketin değişik yerlerinde düzenlediği, katılımın hiç azalmadığı 45 buluşmayla........

© T24