menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barış arayışı demokrasi için bir kapı mı aralayacak, ana muhalefete baskının artıp ‘DEM’in kitlendiği’ bir süreç mi olacak?

36 38
06.02.2025

Diğer

06 Şubat 2025

Fotoğraf, DEM Parti'nin düzenlediği Özgürlük İçin Barış Mitingi'nden

Kritik bir soru bulunuyor gündemde: İktidarın Kürtlerle aradığı barış, memleketin kaybettiği demokrasisi için de bir kapı aralayacak mı? Yani; 22 Ekim 2024’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’te Öcalan için umut hakkını da kapsayan konuşmasıyla başlayan yeni süreç ‘şubat ortası-mart başı arasında yapılması beklenen çağrı’ ile ‘PKK’nın silah bıraktığı-lağvedildiği’ bir noktada sonlanacak mı? Yoksa bir kısmı Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen serbest kalmayan siyasi tutuklular hapisten çıkacak, bağımsız medyanın eleştirel temsilcileri üzerindeki baskı kalkacak, düşünce ve ifade özgürlüğü sokaktan akademiye her alanda korkusuzca kullanılacak; tartışmalı gözaltı, tutuklama, davalar sonlanacak mı? Süreçte önemli katkısı olan bir isme sorduğum ‘Görüşmeler-beklenen çağrı demokrasiye evrilecek mi?’ soruma ‘Birbirinden ayrı ele alınmıyor, yolda birtakım pürüzler var, aşılmaya çalışılıyor’ yanıtı aldım.

Bu arada…

Açılması beklenen ‘demokrasi’ kapısından, demokrasi tanımından iktidar ve muhalefet seçmeni aynı şeyi mi anlıyor? PanoramaTR’nin yaptığı, Prof. Dr. Evren Balta’nın analiz ettiği ‘Demokrasi ve Güvenlik Raporu’na göre bunun yanıtı hayır. Katılımcılara, Türkiye’deki demokrasiye 0 ile 10 arasında bir puan vermeleri istendiğinde Türkiye demokrasisine 5’in üzerinde puan veren seçmen kitlesi yalnızca AKP (6,9) ve MHP’liler (7,3). Muhalefet seçmeninde bu ortalama 2,4’e gerilemekte. Raporda bununla ilgili yapılan analiz şöyle: Demokrasiye verilen puanlardaki farklılıklar, iktidar ve muhalefet seçmenlerinin demokrasiye yönelik algılarında belirgin bir ayrışma olduğunu göstermekte. İktidar bloku seçmenleri demokrasinin işleyişinden yüksek düzeyde memnunken, muhalif seçmenler yüksek düzeyde memnuniyetsiz. Bu durum ortalama verilerin herhangi bir şey ifade etmediği derin bir kutuplaşmayı işaret etmekte…

Yani araştırma diyor ki; iktidarın -başta güvenlik- değişik şekillerde gerekçelendirdiği hamleleri herkes aynı şekilde görmüyor. İktidarın elindeki medya ve devlet gücünün en azından kendi kitlesini iknaya-bir arada tutmaya yettiğini gösteriyor. Üstelik bu Türkiye’ye has bir durum da değil. Tüm dünyada sağ popülist liderlerin uyguladığı bir metot. Raporda buna da vurgu yapılıyor:

"Aşırı sağ ve popülist liderler, demokrasi ve güvenlik gerilimini genellikle güvenlik lehine bir öncelik sıralamasıyla ele alır. Bu liderler, güvenliği sağlamak için demokratik normların ve........

© T24