Yükseğe, daha yükseğe
Diğer
01 Eylül 2025
Amlakit Yaylası / Fotoğraf: Murat Köksal
“Hadi, Vartevor’a gidiyoruz.” Beşiktaş’tan komşum, Ordu’dan hemşerim MetaVerse uzmanı Mehmet Acar, bir gece ansızın böyle bir mesajla beni uyandırdı.
“Vartevor nedir?” dedim, “Gittiğimizde görürsün” dedi. “Nereye gidiyoruz?”, “Yükseğe, daha da yükseğe…”
Vartevor, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde, yüksekliği 2 bin metreleri bulan yaylalarında yüzlerce yıldır kutlanan bir şenlik. Kelime anlamı Hemşince “yayla ortası” demek ama yaylaya çıkışta ya da yayladan dönüş zamanı da kutlanıyor. Çamlıhemşin’deki 5-6 köyün yaylası Amlakit, bu şenliğin merkezi. Olmazsa olmazı, keçi derisinden yapılan bir tulum, oynamaya hazır yerel giysiler giymiş kalabalık ve hemen hemen herkesin ezbere bildiği yerel türküler… Amlakit, Ağustos’un 15’inden itibaren bu şenlikle coşuyor.
Bir sabah erken İstanbul’dan tekerlekler döndü, ilk durak kaçınılmaz olarak memleketimiz Ordu… Kent çok hareketliydi; fındık hasadı zamanı, insanlar bahçelere girmeye başlamış.
Hemen Ordu’nun en meşhur şahsiyeti Enis Ayar’la buluştuk, geleneksel pide turlarımıza başladık. Enis Ayar, biraz yaşlanmış ama keskin zekasında bir gerileme yok, hala Ordu için projeler üretiyor. Son projesi, 10-20 yıl sonrasının Ordu belediye başkanına öğütler, zamanında hayal edilmiş ama hayata geçememiş projeleri bir sergiyle bir araya getirmek.
Madem yaylaları keşfedeceğiz, Vartevor’a 2-3 gün var, vaktimi boşa geçirmemek için önce Artvin-Borçka’ya yola çıkıyorum.
Sevgili arkadaşım, Artvin’de çevreyle ilgili neredeyse bütün derneklerin kurucu üyesi olan eğitimci Mustafa Melek‘in köyü olan Oxordiya’ya (Şerefiye) gidiyorum. Çam ağaçlarıyla döşeli, Çoruh nehrinin kıvrımlarını takip ederek çıktığımız köyde, muhteşem bir sofrayla karşılanıyoruz. Köyün evlatlarından, televizyon programcısı sanatçı Uğur Dayal, söylediği İtalyan aryalarıyla gece boyunca sohbeti şenlendiriyor.
Ertesi gün erkenden yola çıkıyoruz; bu kez hedefimiz, Ardanuç’un yukarısındaki 2 bin 580 metre yüksekliğindeki Bilbilan yaylası. Ardanuç’ta Onur ustanın cağ kebabını tattıktan sonra, sislerle kaplı yollardan yaylaya ulaşıyoruz. Şenlik ateşi buraları da sarmış, çevreden tulum eşliğinde söylenen şarkılar yükseliyor. Bizi misafir eden Tuna Arifoğlu’nun yaylaya hâkim evinde soba yakılı, ızgara hazır. Mönü klasik, bir gün önceden kesilen kuzu ızgarada piştikten sonra önümüzde.
Sıra artık Rize yaylalarına geliyor. Trabzon’da buluştuğum anne tarafından Amlakit’li olan Mehmet Acar‘la yayla için son tedariklerimizi temin ediyoruz. Trabzon’un........
© T24
