Kadınlar ne ister?
Diğer
04 Aralık 2025
Bu ülkede kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 91’inci yıldönümünün arifesinde size biri iyi biri kötü iki haberim var.
İyi haber; kadınlar tüm dünyada artı eksi 100 yıldır seçme ve seçilme hakkına sahipler.
Kötü haberse kadınlar artı eksi yüzyıl öncesine kadar medeniyetin inşası boyunca dünyanın hiçbir yerinde seçme ve seçilme hakkına sahip olmadılar.
Bu ülke kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı bundan tam 91 yıl önce 5 Aralık 1934 tarihinde tanındı. Bazı ülkelerden geç bazılarından erken. Kadınların seçme ve seçilme hakkı kazandığı ilk yer Yeni Zellanda'ydı, yıl 1893’tü. Son kazandığı yer ise Güney Amerika’ydı ve yıl 1994’tü.
Haklarını savaşarak kazanan ya da haklarını ancak bahşedildiğinde alabilen kadınlar genelde dünya nüfusunun yarısını, hatta bazen nüfusun yarıdan da fazlasını oluşturmaktaydılar.
Ama insanlık “övündüğü” uygarlığını neredeyse yüz elli yıl önceye kadar kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımayan bir sistemin üzerine kurdu. Bugün demokrasinin fiilen işlemediği ve seçim yapılmadığı için kadın erkek kimsenin uzun süredir seçme ve seçilme hakkının olmadığı birkaç ülke ve özel yapısı nedeniyle Vatikan dışında her yerde kadınlar seçme ve seçilme konusunda hukuken aynı haklara sahipler.
Ama aynı insanlık “kadını seçme ve hatta tanıma” aklına hâlâ yeterince sahip değil. Uygarlığının inşasını eril akılla ve dille yaptığı için kadını da o uygarlığın bir parçası olarak görüyor ve bin yıllardır eşitlik ya da denklik derslerinde hep sınıfta kalıyor.
Kendi sesini kendisi de daha doğru dürüst duyamamış olan ve ancak eril bir ses çıkarabilirse sözünü dinletebileceği fikrinden kopamayan kadın da olağanlaştırılmış bir varoluşun başarılarına ömür boyunca yabancı kalabiliyor.
Binlerce yıldır kendi istediği yolda değil toplumsal öğretilerin ve yaptırımların gösterdiği yolda ilerlemeyi kendi tercihi zannedecek kadar isteklerine yabancılaşıp, kendisine atanan toplumsal cinsiyet rollerini sahiplenmekten başka bir seçeneği olabileceğini aklına getirmekten korkutulan bir kadınlığın hak arama savaşı o yüzden kadim yenilgilere uğrayarak hep yara alıyor.
Politik ve hukuki hakları bir kenara koyalım.
Çoğu kadın bugün anne olup olmamayı seçme hakkı olduğunu düşünmeye........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein