Güne “kıyak” başlamak
Diğer
25 Mayıs 2025
Büyük kentlerde yaşayanlar, güne keyifli başlamak için çeşitli çareler arıyorlar. Bunların sonuncusu, sabah sabah kahveye gidip, koyu bir kahve eşliğinde dans etmek. Dans dediysem, öyle yavaş yumuşak slow değil, vücudun tüm hücrelerini uyandıracak kadar ritimli danslar.
Aslında dünyanın dört bir yanında, sabah mahmurluğundan sıyrılabilmek için çeşitli yollar deniyorlar.
Mesela güne “Sabah İçkisi” ile başlayanlar var!
Kahvaltının geleneksel eşlikçileri bizim bildiğimiz çay ve kahvedir. Onların tahtını sallayan yeni içeceğin alkol olduğu öne sürülüyor.
Yani sabahları etrafa yayılan mis gibi kahve veya demli çay kokusunun yerini içki kokusu alacak.
Yanlış anlamayın, düşüncesi bile bir çoğunuzun midesini alt üst eden bu iddia benim değil. Beslenme modasını dizayn eden uzmanlar böyle söylüyorlar.
Aslında, kahvaltıda içki içilmesi yeni bir şey değil. Bu alışkanlığın başlangıcı 16. yüzyıla dayanıyor. Belgeler, o yıllarda keşişlerin, askerlerin ve hatta çocukların kahvaltıda bira içtiklerini gösteriyor. Özellikle keşişler, manastırlarda kahvaltıda kendi ürettikleri biraları içiyorlardı. Biranın katığı ise yine kendi yaptıkları kaba saba bir kaç dilim ekmekti.
Bira o yıllarda bugünkü gibi "kafa bulmak" içilen bir içki değildi. Gövdeli, yüksek alkollü ve bol karbonhidratlı bu içeceğe "sulu ekmek" deniyor, günlük beslenmenin en önemli gıdalarından biri kabul ediliyordu.
Sabah birasıyla kafayı bulan keşişler, manastırın zor şartlarına daha kolay dayanıyorlardı.
Belçika ve İngiltere'de bira üreticileri, yakın zamana kadar sabah kahvaltısında çalışanlarına ücretsiz bira veriyorlardı. Üreticiler bu biraların işçilere enerji yüklediğini ve bu sayede üretimin arttığını öne sürüyorlardı.
Ünlü İngiliz devlet adamı Churchill de, sabah içkisinin enerji verdiğine inananlardandı. Sabah iki yumurtalı, bol jambonlu kahvaltısını yaptıktan sonra, baston boyutundaki purosu eşliğinde bir bardak dolusu sherry içer, daha sonra üstünde sabahlığı ile kabine üyelerini kabul ederdi.........
© T24
