menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Buz sevmeyen viski

39 0
08.06.2025

Diğer

08 Haziran 2025

Bara tüneyip içmeyi çok severim. Eğer yanımda kimse yoksa, barın raflarına dizilmiş şişeleri seyrederim. Bu şişelerden bazıları ya anılarımı tazeler ya da geçmişte yaptığım yolculukları hatırlatır. Geçenlerde yine aynı şey oldu. Caddebostan’daki North Shield’in barında viski şişelerini seyrederken, barlara dadandığım yılları anımsadım. Saydım da neredeyse 35 yılı geçmiş.

O zamanlar her köşe başında bir bar yoktu. En ünlüleri Gümüşsuyu’ndaki Park Otel’in barıydı. Bu bar 1950’li yıllarda siyasetçilerin gözde mekanıydı. Ben de bar yaşamımın ilk adımlarını burada atmıştım.

Aslında İstanbul’u barla tanıştıran insan Zihni’dir. Arkadaşları her akşam, Maçka Bronz sokaktaki heykel atölyesine gelip, yanlarında getirdikleri şişelerden demlenirlerdi. Müşteri arttıkça Zihni’nin aklına “Sinir” şeyler gelmeye başladı ve heykel atölyesini bara çevirdi! Bir süre sonra da yükünü tuttu. Akşamları iğne atsan yere düşmezdi!

Sonrası çorap söküğü!..

Park Otel kapandıktan sonra bar tezgahını Bebek Otel alıp, kendi barına koydu. Şimdi o bar yok. Diğer önemli bir bar da Atlas Pasajı’nın girişindeki Kulis’ti. Barın müşterileri sinemacılar, yönetmenler, tiyatrocular ve sanatçı dostlarıydı. Dönemin birçok ünlü simasını orada görmek mümkündü. Döneme imza atan barlardan biri de Elmadağ’daki Divan Oteli’nin içinde yer alan bardı.

Aynı hizada, Hilton’a doğru giden yolun üstündeki Swiss Pub da zamanın gözde barları arasında yer alıyordu. Bu barın en devamlı müşterilerinden birisi olduğumu iftiharla söyleyebilirim. Swiss Pub’tak ibar arkadaşım ise rahmetli Nadir Nadi idi.

Hilton’un, Vefa Zat yönetimindeki “Lalezar” barından söz etmezsek, “Bar tarihine” ayıp etmiş oluruz. Dünyanın en ünlü simaları, bu barda kadeh tokuşturup, İstanbul’u sevdi.

Biraz ilerideki Gülistan, Hilton’un girişinin karşısındaki Avni Pub da zamanın en rağbet edilen mekanlarıydı. Avni Pub’ın müşterileri ünlü cazcılar ve radyo çalışanlarıydı.

Aynı yılların yıldızlarından birisi de Papirus’tu. Önce Ses Tiyatrosu’nun üst katında içki sunmaya başlamış, yangından sonra Beyoğlu’nda Erol Dernek Sokağı’ndaki yerine taşınmıştı.

Şadırvan Bar, Bebek Camii’nin yan tarafında, denizin üstündeydi. Bu mekân, belki de dünyanın en güzel barlarından biriydi. Şıkır şıkır akan Boğaz, karşıda Kandilli korusu, tekneler, gemiler, martı sesleri… Şadırvan’daki akşamüstleri tam bir şenlikti. İskeleye yanaşan vapurdan çıkanların hemen hepsi soluğu bu barda alırdı.

O devirlerde bir de “nöbetçi” barlar vardı. Etiler girişindeki Ece, Tarlabaşı’ndaki Tayga, Sıraselviler’deki Steak House, Ortaköy’deki Ziya, bunların en ünlüleriydi.

“Çiçek Bar”ın şöhreti ise........

© T24