Av etinin tadını bilmeyen mutfak
Diğer
20 Nisan 2025
Geçenlerde Fransa'dan gelen bir arkadaşım, "av eti yemek istiyorum, iyi bir lokanta biliyor musun?" diye sordu. Önce, "meraklanma, ayarlarım" dedim. Sonra sordum soruşturdum, Türkiye'de böyle bir lokanta bulunmadığını öğrenince şaşırdım. Birkaç tanesinin mönüsünde çulluk, bıldırcın bulunuyordu ama onlar da çiftlikte yetiştirilen cinstendi.
Halbuki, Türk insanının av etine düşkün olduğunu sanıyordum. Meğerse av eti, sadece avcıların evlerinde yeniyormuş. Eli tüfek tutmayanların damağı av etini hiç tatmamış!
Gittiğim yürüyüş amaçlı av partilerinde hiç kuş vuramadım ama av etini severim. İlk kuş etini, rahmetli kayınvalidemin evinde yediğimi hatırlıyorum. Kayınpederim, sıkı bir doğa yürüyüşçüsü ve avcıydı. Her hafta sonu tüfeğini, köpeklerini alır, ava çıkardı.
Dönüşünde çantasında mutlaka bir şeyler olurdu: Çulluk, bıldırcın, üveyik... Seyrek de olsa çantadan keklik de çıktığını görmüştüm.
Kayınvalidem bıldırcınları yolar, temizler, önce bir güzel haşlar, suyuna pilav yapar, haşlanmış bıldırcınları tereyağında kızartıp, pilavın üstüne dizerdi. O yemeğin lezzetini anlatmakta hep yetersiz kalırım!
Kayınpederim, avladığı kuşu, diğer avcıların aksine av yerinde kızartıp yemezdi. Bunu da şöyle açıklardı: "Vurulan kuşun eti hemen tüketilmez. Çünkü beklememiş et, lastik gibi olur. Çek çek kopmaz... Biraz dinlendirmek gerekir."
Birçok ülkede, avlanan kuşların temizlenmeden başlarından bir ipe asıldığı söylenir. Kuşlar bir süre sonra başları kopup yere düşerlermiş. İşte o zaman etin yumuşadığı, ızgaranın üstüne konma vaktinin geldiği anlaşılırmış.
Damağınız bir kere av etiyle tanışmaya görsün, ondan sonra bu lezzetli etlerin peşinde koşturup durursunuz.
Fransa'da, Portekiz'de, İspanya'da yediğim av eti yemeklerinin, damağımı çatlatacak kadar........
© T24
