menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Vesayet organı iş başında

168 8
29.08.2024

Diğer

29 Ağustos 2024

Bir yandan Cumhurbaşkanı diğer yandan Adalet Bakanı ne kadar demokrat olduklarını anlatır ve “yepyeni sivil, demokratik Anayasa” vaat ederlerken rejimin vesayet organı RTÜK, faaliyetlerine tam gaz devam ediyor.

Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın “ne kadar demokrat olduklarını” bilmesek, RTÜK’ü sabotajla suçlayabilirdik.

Ancak karakterleri atık yeterince tanıyoruz, söz konusu olan sabotaj değil, verilmiş görevin ifası!

RTÜK’ün Tele 1’e verdiği cezanın nedenine dikkat edelim: İktidara yönelik eleştirilerinin, eleştiri sınırını aşması!

Buradan anlıyoruz ki rejim eleştiri için bir sınır koymuş. Merdan Yanardağ da olayları yorumlarken bu sınırı aştığı için kanala reklam gelirlerinin üçte biri kadar para cezası verilmesine karar verilmiş.

Eleştiri özgürlüğü, devletin bir kurumu tarafından bazı sınırlara tabi tutuluyorsa, orada temel insan haklarından biri olan ifade özgürlüğü yok demektir.

Erdoğan ve memurlarının beğenmediği “vesayet Anayasa’sı” bile bu konuda çıtayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne kadar çıkarmış bulunuyor.

O çıtada da ifade ve eleştiri özgürlüğü için bir sınır yok: Canın çekerse ağır da eleştirebilir, hatta dinleyenleri şoke edecek ifadeler bile kullanabilirsin diyor!

RTÜK’ün marifetleri bununla da kalmıyor.

Flash Haber’de ilahiyatçı Cemil Kılıç, vatandaşların din ile ilgili sorularını yanıtlamış.

“Melekler vardır ama ontolojik varlıklar değildir” sözleri, RTÜK’ü sinirlendirmiş.

Üç kez program durdurma ve yüzde üç reklam geliri kesintisi cezalarını yapıştırmışlar.

RTÜK’ün gerekçesi Cemil Kılıç’ın soruları yanıtlarken “tamamen kendi düşünce ve yorumlarını katarak aktarması”!

Bu görüşler “milli ve manevi değerlere” aykırı bulunmuş.

Buradan da anlıyoruz ki kişinin kendine ait düşünce ve yorumları olamaz.

Rejim ne diyorsa papağan gibi onu tekrarlamanız gerekiyor yani.

“Milli ve manevi değerler” kılıfı altında sundukları şey, Siyasal İslamcı bir grubun ideolojisinden başka bir şey değil.

Toplumun bir bölümünün benimsediği “milli ve manevi değerler” de, ülkeye hâkim olmak isteyen Siyasal İslamcıların değerleriyle uyuşmuyor aslına bakarsanız.

“Milli ve manevi değerler” diye kendi tarif ettikleri şeye uymamızı istemelerinin nedeni, tek tip insan yaratmayı hedefleyen baskıcı ideolojilerinden başka bir şey değil.

Belli ki ellerine fırsat geçse Taliban tipi yapıların yönettiği coğrafyalarda yaptıklarının bir benzerini uygulamakta tereddüt etmeyecekler.

Mesela dün Afganistan’daki Taliban yönetimi bir dizi yasağı daha onaylayarak, yürürlüğe koydu.

Bunlardan biri de kadınların toplum içinde duyulabilecek kadar yüksek sesle konuşmalarının yasaklanması.

Kadınlar sokakta........

© T24


Get it on Google Play